13 Ekim 2019 Pazar

MEDENİ USUL HUKUKU (GÖREV VE YETKİ)


·         


                         GÖREV 
      Bir dava, ait olduğu yargı kolundan başka bir yargı koluna ait mahkemede açılırsa, bu aykırılığı hâkim kendiliğinden nazara alabileceği gibi, taraflar da buna itiraz edebilir buna yargı yolu itirazı denir ve bu görev itirazından farklı bir itirazdır. Bir uyuşmazlığın medeni yargı içerisinde çözümlenmesi gerektiğine karar verdikten sonra bu uyuşmazlığın medeni yargı içerisinde hangi mahkeme tarafından çözümlenmesi gerektiği sorusunun cevabı GÖREV konusu, hangi yerdeki mahkemenin görevli olduğu sorusunun cevabı ise YETKİ konusu oluşturur.
·         Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir. Genel olarak bir yargı kolu içinde hangi mahkemenin uyuşmazlık konusunun niteliğine göre davaya bakabileceğini görev kuralları belirler. Asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, asliye hukuk sulh mahkemeleri arasındaki ilişki, özel mahkemeler arasındaki ilişki, asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemelerinin özel mahkemeler arasındaki ilişkiler hep görev ilişkisidir.



Asliye Hukuk Mahkemelerinin Görevli Olduğu Davalar
·                     Konusu Para Olan ve Para ile Değerlendirilebilen (Malvarlığı) Davaları
·                     HMK göre (m.2/1) dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme kanunda aksine bir düzenleme olmadıkça asliye hukuk mahkemesi olarak düzenlenmiştir.
·                     Değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir hüküm yoksa asliye hukuk mahkemesidir. Dava konusunun para ile değerlendirilememesi halinde, şahıs varlığına ilişkin davalarda kanunda aksine bir hüküm yoksa da asliye hukuk mahkemesi görevlidir.
·                     Konusu para ile değerlendirilebilen davalarda dava konusunun değer dava dilekçesinde gösterilmelidir. Bu dava harcı gösterilen bu değer üzerinden alınmaktadır. Eğer değer belirtilmemiş ise hâkim harcın hesaplanabilmesi için davacıya süre verir. Bu süre içinde de değer gösterilmez ise dava dilekçesi işleme konulmaz. Davanın konusu eksik gösterilmiş ise ve davalı da itiraz etmemiş olsa bile hâkim kendiliğinden dikkate alarak eksik yatırılan harcı tamamlatır. 
·                     Seçimlik dava, seçim hakkının borçlu da olması halinde söz konusu olur. Seçim hakkının alacaklıda olması halinde alacaklı seçim hakkını kullanıp bu davayı açacağından görevli mahkeme bu seçilen dava konusuna göre belirlenir. Seçimlik borç para ya da para ile değerlendirilebiliyorsa miktarı ve değeri ne olursa olsun görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacaktır.
·                     Kısmi Dava para veya para ile değerlendirilebilir nitelikte ise, geri kalan kısmı ister taraflar arasında uyuşmazlık konusu olsun, ister olmasın her halde görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacaktır. 
·                     Belirsiz Alacak Davasında davacı geçici talep sonucunu ne miktarda gösterirse göstersin aliye hukuk mahkemesi görevli olacaktır.
·                     Karşı Dava, açılmış olan bir davada, davalı tarafın da aynı mahkemede davacıya karşı dava açmasıdır. Görev kuralları açısından asıl dava ve karşı dava bakımından ayrı mahkemenin görevli olması gerekir.

           
            Şahıs Varlığına İlişkin Davalar
·                     Şahıs varlığı haklarından kaynaklanan davalar şahıs varlığına ilişkin davalardır.  Örneğin boşanma davası, babalık davası, neseple ilgili davalar şahıs varlığına ilişkin davalardır. Şahıs varlığına ilişkin davalarda asıl görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle şahıs varlığına ilişkin davalarda sulh hukuk mahkemesinin görevi istisnadır ve kanunda açıkça gösterilmiştir. Asliye hukuk mahkemesi asıl görevli mahkeme olmakla birlikte, aile mahkemelerinin kurulmasıyla bu davaların bir kısmı aile mahkemesi görev alanına girmiştir. Bu nedenle aile mahkemesi görev alanına girmeyen ve özel hükümlerle başka bir mahkemenin de görevlendirilmediği davalar bakımından asliye hukuk mahkemesi görevlidir.




Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevli Olduğu Davalar
·         Kiralanan taşınmazların İİK göre ilamsız tahliyesine ilişkin hükümler ayrık kalmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıklar (İlamsız tahliye hariç kira ilişkisinden doğan tüm davalar) Bu davaların sulh hukuk mahkemesinde açılabilmesi için yazılı ya da sözlü olarak yapılmış kira sözleşmesine dayanılması gerekir. Kira sözleşmesi geçersiz veya mevcut değilse açılacak olan davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
·         Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar.
·         Taşınır ve taşınmaz mallarda zilyetliğin korunması ile ilgili davalar
·         HMK ve diğer kanunların sulh hukuk mahkemesini görevlendirildiği davalar.
·         Çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir düzenleme bulunmadıkça görevli mahkeme, asıl mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.

Görev Kurallarının Niteliği
            Görev kuralları kamu düzenine ilişkindir. Somut olayda aykırılığın bulunup bulunmadığını mahkeme kendiliğinden araştıracaktır. Yani hâkim bu konuda taraflarca herhangi bir itiraz bulunmasa dahi görevli olup olmadığını kendiliğinden araştıracaktır. Görev kurallarına aykırılık ilk derece mahkemesinde fark edilmese bile, daha sonra kanun yolu aşamasında da kendiliğinden incelenir.
            Taraflar, mahkemenin görevsiz olduğunu davanın her safhasında ileri sürebilirler. Hüküm görevsiz bir mahkemede verilmiş olmasına rağmen kesinleşmiş ise, kesin olan bu hükme karşı artık olağanüstü yargı yolu olan yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamaz. Görevsiz mahkemenin vermiş olduğu kesin hüküm batıl sayılmaz. Görev kuralları kamu düzeninden olması nedeniyle tarafların görev kuralları hakkında sözleşme yapmaları mümkün değildir.

Görev Kurallarına Aykırılık ve Sonuçları
            Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemenin görevsiz olduğunu taraflar her aşamada ileri sürebilecekleri gibi, mahkeme de görevli olup olmadığını her zaman kendiliğinden inceleyebilir. Görev dava şartı olduğu için diğer dava şartları gibi ön inceleme ve tahkikata geçilmeden incelenir. Mahkeme inceleme sonucunda görevsiz olduğuna karar verirse görevsizlik kararı verecektir. Görev itirazının reddi kararı bir ara karardır. Ara kararlara karşı ise ancak esas hükümle birlikte yargı yoluna başvurulabilir
            Görevsizlik kararı nihai bir usuli karardır. Bu nedenle görevsizlik kararına karşı kanun yoluna başvurulabilir. Görevsizlik kararına karşı istinaf yoluna başvurabilmek için görevsizlik kararı verilen dava konusunun miktar ve değerinin 3560 TL den fazla olması gerekir. Bu tutarın altındaki davalardaki görevsizlik kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulamaz İlk derece mahkemelerinin göreve ilişkin verdiği kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz.
            Mahkeme, görevsizlik kararında görevli mahkemeyi de belirleyip dosyanın bu mahkemeye sadece gönderilmesine karar verir, yoksa dosyayı kendiliğinden görevli mahkemeye göndermez. Görevsizlik kararı veren mahkeme yargılama giderlerine de hükmetmez. Yargılama giderlerine görevli mahkeme karar verecektir.

Görevsizlik Kararları Üzerine Yapılacak İşlemler
            Görevsizlik kararı verilmesinden sonra kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmişse kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde davacının kararı veren mahkemeye başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi gereklidir. Dosya kendisine gönderilen mahkeme taraflara kendiliğinden davetiye gönderir. İki haftalık süre şartına uyulup uyulmadığını mahkeme kendiliğinden gözetir. Davacı süresi içerisinde görevli mahkemeye başvurursa, bu dava görevsiz mahkemede açılan davanın devamı sayılır, yeniden harç ödenmesi gerekmez. Davacı iki hafta içerisinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurmazsa görevsiz mahkemede açılmış dava hiç açılmamış sayılır. Bu takdirde ancak yeniden harç ödeyerek dava açabilir. İki haftalık görevli mahkemeye başvuru süresinin sona erdiği tarihten itibaren 60 içerisinde davacı ek süreden yararlanarak dava açabilir ve bu takdirde davalı zamanaşımı savunmasını başarı ile süremez.
            Süresi içerisinde görevli mahkemeye davacı başvurabileceği gibi davalı da başvurabilir. Süresi içinde tarafların görevli mahkemeye başvurması halinde tarafların görevsiz mahkemede yapmış oldukları işlemler (taraf dilekçeleri, savunmalar, yemin, feragat, sulh gibi) görevli mahkeme de geçerlidir. Ancak mahkeme tarafından yapılan işlemler kural olarak geçersizdir.
            Süresi içinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurulmamış ise davalı taraf görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurarak lehine yargılama giderlerine hükmedilmesini isteyebilir.
            Görevsizlik kararı, kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiş ise, başvurulan mahkeme görevsizlik kararı ile bağlıdır. Görevsizlik kararı kanun yolu denetiminden geçmeden kesinleşmiş ise başvurulan mahkeme de görevsizlik kararı verebilir. Bu durumda olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olur.


 YETKİ

·         Bir davaya hangi yerdeki görevli mahkemenin bakacağını belirler. Görevli mahkemeyi (asliye, sulh ya da özel mahkeme) belirledikten sonra, davanın hangi yerdeki görevli mahkemede açılacağı yetki kuralları çerçevesinde belirlenir. Mahkemeler bulundukları ilçenin idari sınırları içerisinde yargı yetkisine sahiptirler. Bu nedenle davacı davasını, dilediği yerdeki görevli mahkemeye açabilme hakkına sahip değildir. Bunu yetki kuralları belirler. Yetki meselesi kural olarak kamu düzeninden görülmemiştir. Fakat bazı hallerde yetki kuralları kamu düzeniyle ilişkili kabul edilerek kesin yetki kuralları getirilmiştir. Davacının davasını açabilmesi için genel yetki kuralları yanında ona seçim hakkı tanıyan özel yetki kuralları da düzenlenmiştir.

 Kesin Olmayan Yetki Kuralları
1.      Genel Yetki Kuralı
·         Genel yetki kuralı kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, her davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri (ikametgâhı) sayılan yer mahkemesidir. 
·         Gerçek kişilerin yerleşim yeri TMK göre bir kimsenin yerleşmek niyetiyle oturduğu yerdir. Davalının gerçek yerleşim yeri tespit edilemediğinde nüfus müdürlüklerindeki adres kayıtları esas alınmalıdır.
·         Tüzel kişilere karşı açılacak davalarda yetkili mahkeme tüzel kişinin yerleşim yerinin, yani merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Davalının dava açılırken ki yerleşim yeri esas alınır.
·         Türkiye’de yerleşim yeri, bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme olarak Türkiye’deki mutat meskenleri kabul edilmiştir. Ancak, özel yetki kurallarına göre yetkili olabilen mahkeme varsa, onların yetkisi devam etmek kaydıyla, belirli mal varlığına ilişkin dava o mal varlığı unsurunun bulunduğu yerde açılabilir.
·         Davalı birden fazla ise dava, davalılardan birisinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak davacı sırf davalılardan birisini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla dava açtığı belirlenirse davalının itirazı üzerine mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.
·         Kanunda dava sebebine göre davalılardan tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belli edilmiş ise, dava ortak yetkili mahkemede açılır. Örneğin haksız fiile sebebiyet vermiş davalıların her birinin yerleşim yeri farklı ise, dava hepsi için ortak yetkili mahkeme olan “haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesinde” açılır.
·         ** Kesin yetki kurallarına aykırılığı davalı ileri sürmese de hâkim kendiliğinden nazara alır.
            Şubenin işlemlerinden dolayı davada taraf olarak şubenin bağlı olduğu ilgili kişi (merkez) davalı gösterilmekle birlikte, şubenin bulunduğu yerde de dava açılabilmektedir. Şubenin bulunduğu yerde dava açılsa bile taraf ehliyeti merkeze ait olduğundan dava merkeze karşı açılmalıdır.
            Boşanma davalarında, davadan önce eşlerin son defa altı aydan beri oturdukları yer mahkemesi yetkili olarak kabul edilmiştir. Diğer yetkili mahkeme ise eşlerden birini yerleşim yeri mahkemesidir.

2.                  Özel Yetki Kuralları
Özel yetki kuralları, genel yetkiyi kaldırmayan kurallardır. Yani davacı dilerse genel yetkili mahkemede dilerse özel yetkili mahkemede dava açabilmektedir. Özel yetki kuralları alternatif yetkili mahkeme sunmaktadır. HMK ve diğer kanunlarda düzenlenmiş özel yetkili mahkemeler şunlardır.
a.                  Memur, işçi asker gibi bir yerde geçici olarak oturan ve o yerde oturmaları uzunca bir süre alacak olan kişilere karşı alacak ve taşınır mal davaları geçici olarak oturulan yer mahkemesinde açılır. Bu yetki kuralı kesin yetki kuralı değildir. Alacak ve taşınır mal davaları dışındakiler yani taşınmaz ve şahıs varlığı ile ilgili davalar genel ve özel hükümlere tabidir.
b.                  Sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin ifa yeri mahkemesi yetkili olarak kabul edilmiştir. Buradaki sözleşme borçlar hukukundan doğan sözleşmelerdir. Sözleşmede her iki tarafta ifada bulunacaksa davacının ifasını istediği şeye göre yetkili mahkeme tespit edilir. İfa yerini taraflar aralarında kararlaştırmışlar ise kararlaştırılan ifa yerinde de dava açılabilir. İfa yeri kararlaştırılmamış ise TBK m89 göre belirlenir. Buna göre; para alacaklarında alacaklının yerleşim yeri, parça borçlarında sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yer, diğer borçlarda ise doğumları sırada borçlunun yerleşim yerinde ifa edilmesi kuraldır.
c.                  Haksız fiilden kaynaklanan davalarda, haksız filin işlendiği veya zararın meydana geldiği yada gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yerinde açılır. Eğer haksız fiil bir televizyon kanalı aracılığıyla işlenmişse, bu televizyon kanalının yayınlarının ulaştığı her yerde bu hükme dayanılarak dava açılabilir. Muhtemel zarar yeri mahkemesi de yetkili kılınmış, zarar meydana gelmeden zararı önleme amacı ile açılacak davalardaki yetkili mahkeme de gösterilmiştir. Haksız fiilin işlendiği yer ile zarar farklı yerlerde gerçeklemişse, zararın gerçekleştiği yerde de dava açılabileceği kabul edilmiştir. Haksız fiil birden fazla kişi tarafından işlenmişse, bu kişilere karşı haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesi ortak yetkili yer mahkemesinde açılır. Kişilik haklarına tecavüz nedeniyle açılacak davalarda davacı kendi yerleşim yerinde veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde de dava açabilir.
d.                  Terekedeki bir mal hakkında açılacak istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında malın bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir. Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda da mirasçıların her birisinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir.
e.                  Zarar sigortalarında doğan davalar, sigorta bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan bir taşınıra ilişkinse malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen ve şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse rizikonu gerçekleştiği yerde de dava açılabilir. Bu yetki kuralı kesin değildir. (Deniz sigortaları hariç)
f.                   Karayolları Trafik Kanununda düzenlenen mali mesuliyet sigortalarında yetkili mahkemeler, sigortacının merkez veya şubesinin veya sözleşmeyi yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesidir.
           
Kesin Yetki Kuralları
            Bazı hallerde dava sadece kanunda öngörülen mahkeme veya mahkemelerde açılabilir, başka yerde açılamaz. Kesin yetki kuralında tek bir mahkeme öngörülmüş olabileceği gibi birden fazla mahkeme de öngörülmüş olabilir. Önemli olan belirtilen yer veya yerler dışında dava açılamamasıdır. HMK da düzenlenen esin yetki kuraları şunlardır.
a.          Taşınmazın aynından doğan davalar taşınmazın bulunduğu yerde açılır. Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin ve ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek ya da taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma davalar hakkına ilişkin davalar taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Taşınmaza ilişkin şahsi hakka ilişkin davalar bu kapsamda değerlendirilmez. Birden fazla taşınmaz söz konusu ise taşınmazlardan birisinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılır. İstihkak davaları, tescil davaları, yolsuz tescilin silinmesi-değiştirilmesi davaları, irtifak hakkına ilişkin davalar, taksim, şüyuunu giderilmesi, şufa davaları bu kapsamdadır. 
b.          Şirket, dernek veya vakıflar gibi özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olan kaydıyla bir ortağına veya üyesine karşı veya ortağın veya üyenin bu sıfatla diğerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılır.
c.           Terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasındaki terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar ile terekenin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar ölenin son yerleşim yerinde açılır.
d.          Can sigortalarında ise sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın leh ve aleyhinde açılacak davalarda onların yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkilidir.
Bu sayılanların dışında da kanunlarda kesin yetkili olduğu anlaşılan hallerde de başka yerde dava açılamaz.

Yetki Sözleşmesi
            Taraflar, belirli bir uyuşmazlık hakkında aslında yetkili olmayan mahkemeyi yetkili kılmak için sözleşme yapabilirler. Bu tür sözleşmelere “yetki sözleşmesi” denir. Şartları yerine getirilirse yabancı ülke mahkemeleri de yetkili kılınabilir. Yetki sözleşmesi yazılı şekilde yapılır ve etkisini usul hukuku alanında gösterir. Yetki sözleşmesi ile usul hukuku bakımından yetkisiz bir mahkeme yetkili hale getirilmek istenilmektedir.
           
            Yetki Sözleşmesinin Şartları 
a.                  Sözleşmenin Tarafları Tacir veya Kamu Tüzel Kişisi Olmalıdır.
HMK göre sadece tacir ve kamu tüzel kişilerinin yetki sözleşmesi yapabilmesine izin verilmiştir. Tacir ve kamu tüzel kişisi olmayan kişiler arasında yapılan yetki sözleşmesi geçersizdir.

b.      Kesin Yetkinin Bulunduğu Durumlarda Yetki Sözleşmesi Yapılamaz
            Yetki sözleşmesi kesin yetkinin söz konusu olduğu durumlar dışında ve kanunda açıkça başka bir mahkemenin yetkisinin kararlaştırılmasının yasaklanmadığı hallerde yapılabilir. Örneğin iş mahkemelerinin yetkisi kesin yetki olarak kabul edildiğinden yetki sözleşmesinin yapılamayacağı kabul edilmektedir. 

c.       Yetki Sözleşmesi Yazılı Şekilde Olmalıdır.
          Yetki sözleşmesi yazılı şekilde olmalıdır, yazılı şekil geçerlilik şeklidir.

d.      Uyuşmazlık ve Mahkeme Belirli Olmalıdır.
            Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için uyuşmazlığın ve yetkili mahkemenin belirli olması gerekir. Uyuşmazlığın belli olmadığı ya da yetkili mahkemenin tam olarak belli olmadığı yetki sözleşmeleri geçersizdir. Belirli ve açık olmak şartıyla birden fazla yer mahkemesi de yetki sözleşmesi ile yetkili kılınabilir. Ancak birden fazla mahkemenin hakkın kötüye kullanılmamasına aykırılık oluşturmaması gerekir.


Yetki Kurallarına Aykırılık Ve Sonuçları
            Yetki kesin yetki ise veya kanunda uyuşmazlığın      sadece o yer mahkemelerinde görüleceği belirtilmişse taraflar bu yetki itirazını davanın her aşamasında ileri sürebilecekleri gibi, mahkeme de davanın her aşamasında bu durumu kendiliğinden gözetmelidir. Yetki itirazı cevap dilekçesinde ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. Davalı tarafından ilk cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen yetki itirazı daha sonra ileri sürülemez, mahkemece dikkate alınmaz ve dava yetkisiz mahkemede görülmeye devam olunur. Yetkinin kesin olduğu hallerde yetkili olup olmadığının hakim kendiliğinden araştıracak, yetkinin kesin olmadığı hallerde ise, mahkemenin yetkisi olduğunu davalı cevap dilekçesinde ilk itiraz olarak ileri sürebilecektir.
            **Yetki sözleşmesi, kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde yapılabildiğinden taraflarca yapılan yetki sözleşmesi taraflardan birisi tacir olmasa bile davalı süresi içinde yetki itirazında bulunmazsa mahkeme yetkili olarak kabul edilir. Hâkim geçersiz yetki sözleşmesine dayanılarak açılan davada yetkili olup olmadığını kendiliğinden inceleyemez. Genel veya özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldıran geçerli bir yetki sözleşmesine rağmen davacı genel yetkili mahkemede dava açarsa davalı yetki itirazında bulunmadığı takdirde mahkeme kendiliğinden yetkisiz olduğu sonucuna vararak yetkisizlik kararı veremez.
            Davalı yetki itirazında bulurken doğru şekilde yetkili mahkemeyi de göstermelidir aksi halde yetki itirazı dinlenmez. Birden fazla yetkili mahkeme varsa yetki ilk itirazında bulunan davalı tüm yetkili mahkemeleri değil, seçtiği mahkemeyi itirazında belirtmelidir. Davacının yetki itirazı davacıya tebliğ edilir ve hâkim buna göre karar verir. Yetki itirazının reddi kararı bir ara karar olup bu karara karşı tek başına kanun yoluna gidilemez, esas hükümle kanun yoluna gidilebilir.
            Mahkeme yetkisiz olduğuna ve ilk itirazda belirtilen mahkemenin yetkili olduğuna karar verirse dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verir. Kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. Mahkemenin vereceği yetkisizlik kararı nihai karar olup, bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Ancak yetkisizlik kararına karşı istinaf yoluna başvurabilmek için, malvarlığına ilişkin davalarda dava konusunun miktar ve değeri 3560 TL den fazla olmalıdır. Bu tutarın altındaki davalardaki yetkisizlik kararına karşı istinaf yoluna gidilemez. Bölge adliye mahkemelerinin yetkisizlik kararı hakkında vereceği kararlara karşı temyiz yoluna gidilemez.
            Yetkisizlik kararının kesinleşmesinde itibaren iki hafta içerisinde kararı veren mahkemeye başvurularak dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmelidir. Aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Dosya yetkisizlik kararı veren mahkemeden kendisine gönderilen mahkeme kendiliğinden taraflara davetiye göndererek duruşmaya davet eder. Yetkisizlik kararı kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmiş olsa bile, yetkili olarak dosya kendisine gönderilen mahkeme bu yetkisizlik kararı ile bağlıdır. Kendisinin yetkisiz olduğunu düşünse bile, yetkisizlik kararı veremez.



Kesin olmayan yetki
Kesin yetki halleri
   GENEL YETKİ
-Davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
ÖZEL YETKİ
-Geçici olarak oturanlara karşı açılacak davalar
-Sözleşmeden doğan davalar
-Haksız fiilden doğan davalar
-Mirastan doğan davalar
-Şubeler ile ilgili davalar
-Karşı dava
-Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde
-Boşanma davası
-Taşınmazın aynından doğan davalar
-Mirastan doğan davalar
-Can sigortalarından doğan davalar
-Tüzel kişilerle ilgili davalar
-İflas davası


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder