·
GÖREV
Bir dava, ait olduğu yargı kolundan başka
bir yargı koluna ait mahkemede açılırsa, bu aykırılığı hâkim kendiliğinden
nazara alabileceği gibi, taraflar da buna itiraz edebilir buna yargı yolu
itirazı denir ve bu görev itirazından farklı bir itirazdır. Bir uyuşmazlığın
medeni yargı içerisinde çözümlenmesi gerektiğine karar verdikten sonra bu
uyuşmazlığın medeni yargı içerisinde hangi mahkeme tarafından çözümlenmesi
gerektiği sorusunun cevabı GÖREV konusu, hangi yerdeki mahkemenin
görevli olduğu sorusunun cevabı ise YETKİ konusu oluşturur.
·
Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir.
Genel olarak bir yargı kolu içinde hangi mahkemenin uyuşmazlık konusunun
niteliğine göre davaya bakabileceğini görev kuralları belirler. Asliye hukuk
mahkemeleri, sulh hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, asliye hukuk sulh
mahkemeleri arasındaki ilişki, özel mahkemeler arasındaki ilişki, asliye hukuk
ve sulh hukuk mahkemelerinin özel mahkemeler arasındaki ilişkiler hep görev
ilişkisidir.
Asliye
Hukuk Mahkemelerinin Görevli Olduğu Davalar
·
Konusu
Para Olan ve Para ile Değerlendirilebilen (Malvarlığı) Davaları
·
HMK
göre (m.2/1) dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal
varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli
mahkeme kanunda aksine bir düzenleme olmadıkça asliye hukuk mahkemesi olarak
düzenlenmiştir.
·
Değer
ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs
varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme aksine bir hüküm yoksa asliye
hukuk mahkemesidir. Dava konusunun para ile değerlendirilememesi
halinde, şahıs varlığına ilişkin davalarda kanunda aksine bir hüküm yoksa da
asliye hukuk mahkemesi görevlidir.
·
Konusu
para ile değerlendirilebilen davalarda dava konusunun değer dava dilekçesinde
gösterilmelidir. Bu dava harcı gösterilen bu değer üzerinden alınmaktadır. Eğer
değer belirtilmemiş ise hâkim harcın hesaplanabilmesi için davacıya süre verir.
Bu süre içinde de değer gösterilmez ise dava dilekçesi işleme konulmaz. Davanın
konusu eksik gösterilmiş ise ve davalı da itiraz etmemiş olsa bile hâkim
kendiliğinden dikkate alarak eksik yatırılan harcı tamamlatır.
·
Seçimlik
dava, seçim hakkının borçlu da olması halinde söz konusu olur. Seçim
hakkının alacaklıda olması halinde alacaklı seçim hakkını kullanıp bu davayı
açacağından görevli mahkeme bu seçilen dava konusuna göre belirlenir. Seçimlik
borç para ya da para ile değerlendirilebiliyorsa miktarı ve değeri ne olursa
olsun görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacaktır.
·
Kısmi
Dava para veya para ile değerlendirilebilir nitelikte ise, geri kalan
kısmı ister taraflar arasında uyuşmazlık konusu olsun, ister olmasın her halde
görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacaktır.
·
Belirsiz
Alacak Davasında davacı geçici talep sonucunu ne miktarda gösterirse
göstersin aliye hukuk mahkemesi görevli olacaktır.
·
Karşı
Dava, açılmış olan bir davada, davalı tarafın da aynı mahkemede
davacıya karşı dava açmasıdır. Görev kuralları açısından asıl dava ve karşı
dava bakımından ayrı mahkemenin görevli olması gerekir.
Şahıs Varlığına İlişkin
Davalar
·
Şahıs
varlığı haklarından kaynaklanan davalar şahıs varlığına ilişkin
davalardır. Örneğin boşanma davası, babalık davası, neseple ilgili
davalar şahıs varlığına ilişkin davalardır. Şahıs varlığına ilişkin davalarda
asıl görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Bu nedenle şahıs varlığına
ilişkin davalarda sulh hukuk mahkemesinin görevi istisnadır ve kanunda açıkça
gösterilmiştir. Asliye hukuk mahkemesi asıl görevli mahkeme olmakla birlikte,
aile mahkemelerinin kurulmasıyla bu davaların bir kısmı aile mahkemesi görev
alanına girmiştir. Bu nedenle aile mahkemesi görev alanına girmeyen ve özel
hükümlerle başka bir mahkemenin de görevlendirilmediği davalar bakımından
asliye hukuk mahkemesi görevlidir.
Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevli Olduğu
Davalar
·
Kiralanan taşınmazların İİK göre ilamsız
tahliyesine ilişkin hükümler ayrık kalmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak
davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıklar (İlamsız tahliye hariç kira
ilişkisinden doğan tüm davalar) Bu davaların sulh hukuk mahkemesinde
açılabilmesi için yazılı ya da sözlü olarak yapılmış kira sözleşmesine
dayanılması gerekir. Kira sözleşmesi geçersiz veya mevcut değilse açılacak olan
davada görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
·
Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın
paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar.
·
Taşınır ve taşınmaz mallarda zilyetliğin
korunması ile ilgili davalar
·
HMK ve diğer kanunların sulh hukuk
mahkemesini görevlendirildiği davalar.
·
Çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir
düzenleme bulunmadıkça görevli mahkeme, asıl mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.
Görev Kurallarının Niteliği
Görev
kuralları kamu düzenine ilişkindir. Somut olayda aykırılığın bulunup
bulunmadığını mahkeme kendiliğinden araştıracaktır. Yani hâkim bu konuda
taraflarca herhangi bir itiraz bulunmasa dahi görevli olup olmadığını
kendiliğinden araştıracaktır. Görev kurallarına aykırılık ilk derece mahkemesinde
fark edilmese bile, daha sonra kanun yolu aşamasında da kendiliğinden
incelenir.
Taraflar,
mahkemenin görevsiz olduğunu davanın her safhasında ileri sürebilirler. Hüküm
görevsiz bir mahkemede verilmiş olmasına rağmen kesinleşmiş ise, kesin olan bu
hükme karşı artık olağanüstü yargı yolu olan yargılamanın yenilenmesi yoluna
başvurulamaz. Görevsiz mahkemenin vermiş olduğu kesin hüküm
batıl sayılmaz. Görev kuralları kamu düzeninden olması nedeniyle
tarafların görev kuralları hakkında sözleşme yapmaları mümkün değildir.
Görev Kurallarına Aykırılık ve Sonuçları
Görev
kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemenin görevsiz olduğunu
taraflar her aşamada ileri sürebilecekleri gibi, mahkeme de görevli olup
olmadığını her zaman kendiliğinden inceleyebilir. Görev dava şartı olduğu için
diğer dava şartları gibi ön inceleme ve tahkikata geçilmeden incelenir. Mahkeme
inceleme sonucunda görevsiz olduğuna karar verirse görevsizlik kararı
verecektir. Görev itirazının reddi kararı bir ara karardır. Ara kararlara karşı
ise ancak esas hükümle birlikte yargı yoluna başvurulabilir
Görevsizlik
kararı nihai bir usuli karardır. Bu nedenle görevsizlik kararına karşı kanun
yoluna başvurulabilir. Görevsizlik kararına karşı istinaf yoluna başvurabilmek
için görevsizlik kararı verilen dava konusunun miktar ve değerinin 3560
TL den fazla olması gerekir. Bu tutarın altındaki davalardaki
görevsizlik kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulamaz İlk derece
mahkemelerinin göreve ilişkin verdiği kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz.
Mahkeme,
görevsizlik kararında görevli mahkemeyi de belirleyip dosyanın bu mahkemeye
sadece gönderilmesine karar verir, yoksa dosyayı kendiliğinden görevli
mahkemeye göndermez. Görevsizlik kararı veren mahkeme yargılama giderlerine de
hükmetmez. Yargılama giderlerine görevli mahkeme karar verecektir.
Görevsizlik Kararları Üzerine Yapılacak
İşlemler
Görevsizlik
kararı verilmesinden sonra kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmişse
kesinleşme tarihinden itibaren, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi
kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde
davacının kararı veren mahkemeye başvurularak dava dosyasının görevli
mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi gereklidir. Dosya kendisine
gönderilen mahkeme taraflara kendiliğinden davetiye gönderir. İki haftalık süre
şartına uyulup uyulmadığını mahkeme kendiliğinden gözetir. Davacı süresi
içerisinde görevli mahkemeye başvurursa, bu dava görevsiz mahkemede açılan
davanın devamı sayılır, yeniden harç ödenmesi gerekmez. Davacı
iki hafta içerisinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurmazsa görevsiz
mahkemede açılmış dava hiç açılmamış sayılır. Bu takdirde ancak yeniden
harç ödeyerek dava açabilir. İki haftalık görevli mahkemeye başvuru süresinin
sona erdiği tarihten itibaren 60 içerisinde davacı ek süreden yararlanarak dava
açabilir ve bu takdirde davalı zamanaşımı savunmasını başarı ile süremez.
Süresi
içerisinde görevli mahkemeye davacı başvurabileceği gibi davalı da
başvurabilir. Süresi içinde tarafların görevli mahkemeye başvurması halinde tarafların
görevsiz mahkemede yapmış oldukları işlemler (taraf dilekçeleri,
savunmalar, yemin, feragat, sulh gibi) görevli mahkeme de geçerlidir. Ancak mahkeme
tarafından yapılan işlemler kural olarak geçersizdir.
Süresi
içinde görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurulmamış ise davalı taraf
görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurarak lehine yargılama giderlerine
hükmedilmesini isteyebilir.
Görevsizlik
kararı, kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiş ise, başvurulan mahkeme
görevsizlik kararı ile bağlıdır. Görevsizlik kararı kanun yolu denetiminden
geçmeden kesinleşmiş ise başvurulan mahkeme de görevsizlik kararı verebilir. Bu
durumda olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmış olur.
·
Bir davaya hangi yerdeki görevli
mahkemenin bakacağını belirler. Görevli mahkemeyi (asliye, sulh ya da özel
mahkeme) belirledikten sonra, davanın hangi yerdeki görevli mahkemede açılacağı
yetki kuralları çerçevesinde belirlenir. Mahkemeler bulundukları ilçenin idari
sınırları içerisinde yargı yetkisine sahiptirler. Bu nedenle davacı davasını,
dilediği yerdeki görevli mahkemeye açabilme hakkına sahip değildir. Bunu yetki
kuralları belirler. Yetki meselesi kural olarak kamu düzeninden
görülmemiştir. Fakat bazı hallerde yetki kuralları kamu düzeniyle
ilişkili kabul edilerek kesin yetki kuralları getirilmiştir.
Davacının davasını açabilmesi için genel yetki kuralları yanında ona seçim
hakkı tanıyan özel yetki kuralları da düzenlenmiştir.
Kesin Olmayan
Yetki Kuralları
1. Genel
Yetki Kuralı
·
Genel yetki kuralı kanunda aksine hüküm
bulunmadıkça, her davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri (ikametgâhı)
sayılan yer mahkemesidir.
·
Gerçek kişilerin yerleşim yeri TMK göre
bir kimsenin yerleşmek niyetiyle oturduğu yerdir. Davalının gerçek yerleşim
yeri tespit edilemediğinde nüfus müdürlüklerindeki adres kayıtları esas
alınmalıdır.
·
Tüzel kişilere karşı açılacak davalarda
yetkili mahkeme tüzel kişinin yerleşim yerinin, yani merkezinin bulunduğu
yer mahkemesidir. Davalının dava açılırken ki yerleşim yeri esas
alınır.
·
Türkiye’de yerleşim yeri, bulunmayanlar
hakkında genel yetkili mahkeme olarak Türkiye’deki mutat meskenleri kabul
edilmiştir. Ancak, özel yetki kurallarına göre yetkili olabilen mahkeme varsa,
onların yetkisi devam etmek kaydıyla, belirli mal varlığına ilişkin dava
o mal varlığı unsurunun bulunduğu yerde açılabilir.
·
Davalı birden fazla ise dava, davalılardan
birisinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak davacı sırf davalılardan
birisini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla dava açtığı
belirlenirse davalının itirazı üzerine mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak
yetkisizlik kararı verir.
·
Kanunda dava sebebine göre davalılardan
tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belli edilmiş ise, dava ortak
yetkili mahkemede açılır. Örneğin haksız fiile sebebiyet vermiş davalıların her
birinin yerleşim yeri farklı ise, dava hepsi için ortak yetkili mahkeme olan “haksız
fiilin vuku bulduğu yer mahkemesinde” açılır.
·
** Kesin yetki kurallarına aykırılığı
davalı ileri sürmese de hâkim kendiliğinden nazara alır.
Şubenin işlemlerinden dolayı davada
taraf olarak şubenin bağlı olduğu ilgili kişi (merkez) davalı gösterilmekle
birlikte, şubenin bulunduğu yerde de dava açılabilmektedir. Şubenin bulunduğu
yerde dava açılsa bile taraf ehliyeti merkeze ait olduğundan dava merkeze karşı
açılmalıdır.
Boşanma davalarında, davadan önce
eşlerin son defa altı aydan beri oturdukları yer mahkemesi yetkili olarak kabul
edilmiştir. Diğer yetkili mahkeme ise eşlerden birini yerleşim yeri
mahkemesidir.
2.
Özel Yetki
Kuralları
Özel yetki
kuralları, genel yetkiyi kaldırmayan kurallardır. Yani davacı
dilerse genel yetkili mahkemede dilerse özel yetkili mahkemede dava
açabilmektedir. Özel yetki kuralları alternatif yetkili mahkeme sunmaktadır.
HMK ve diğer kanunlarda düzenlenmiş özel yetkili mahkemeler şunlardır.
a.
Memur, işçi asker gibi bir yerde geçici
olarak oturan ve o yerde oturmaları uzunca bir süre alacak olan kişilere karşı alacak
ve taşınır mal davaları geçici olarak oturulan yer mahkemesinde açılır.
Bu yetki kuralı kesin yetki kuralı değildir. Alacak ve taşınır mal davaları
dışındakiler yani taşınmaz ve şahıs varlığı ile ilgili davalar genel ve özel
hükümlere tabidir.
b.
Sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin
ifa yeri mahkemesi yetkili olarak kabul edilmiştir. Buradaki sözleşme borçlar
hukukundan doğan sözleşmelerdir. Sözleşmede her iki tarafta ifada bulunacaksa
davacının ifasını istediği şeye göre yetkili mahkeme tespit edilir. İfa yerini
taraflar aralarında kararlaştırmışlar ise kararlaştırılan ifa yerinde de dava
açılabilir. İfa yeri kararlaştırılmamış ise TBK m89 göre belirlenir. Buna göre;
para alacaklarında alacaklının yerleşim yeri, parça borçlarında sözleşmenin
kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yer, diğer borçlarda ise doğumları
sırada borçlunun yerleşim yerinde ifa edilmesi kuraldır.
c.
Haksız fiilden kaynaklanan davalarda, haksız
filin işlendiği veya zararın meydana geldiği yada gelme ihtimalinin bulunduğu
yer ya da zarar görenin yerleşim yerinde açılır. Eğer
haksız fiil bir televizyon kanalı aracılığıyla işlenmişse, bu televizyon
kanalının yayınlarının ulaştığı her yerde bu hükme dayanılarak dava açılabilir.
Muhtemel zarar yeri mahkemesi de yetkili kılınmış, zarar meydana gelmeden
zararı önleme amacı ile açılacak davalardaki yetkili mahkeme de gösterilmiştir.
Haksız fiilin işlendiği yer ile zarar farklı yerlerde gerçeklemişse, zararın
gerçekleştiği yerde de dava açılabileceği kabul edilmiştir. Haksız fiil
birden fazla kişi tarafından işlenmişse, bu kişilere karşı haksız fiilin
vuku bulduğu yer mahkemesi ortak yetkili yer mahkemesinde açılır.
Kişilik haklarına tecavüz nedeniyle açılacak davalarda davacı kendi yerleşim
yerinde veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde de dava açabilir.
d.
Terekedeki bir mal hakkında açılacak
istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında malın bulunduğu yer
mahkemesinde açılabilir. Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık
belgesi verilmesine ilişkin davalarda da mirasçıların her birisinin oturduğu
yer mahkemesi yetkilidir.
e.
Zarar sigortalarında doğan davalar,
sigorta bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken
yahut şart kılınan bir taşınıra ilişkinse malın bulunduğu yerde; bir yerde
sabit bulunması gerekmeyen ve şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse rizikonu
gerçekleştiği yerde de dava açılabilir. Bu yetki kuralı kesin değildir. (Deniz
sigortaları hariç)
f.
Karayolları Trafik Kanununda düzenlenen
mali mesuliyet sigortalarında yetkili mahkemeler, sigortacının merkez veya
şubesinin veya sözleşmeyi yapan acentenin bulunduğu yer mahkemesidir.
Kesin Yetki Kuralları
Bazı
hallerde dava sadece kanunda öngörülen mahkeme veya mahkemelerde açılabilir,
başka yerde açılamaz. Kesin yetki kuralında tek bir mahkeme öngörülmüş
olabileceği gibi birden fazla mahkeme de öngörülmüş olabilir. Önemli olan
belirtilen yer veya yerler dışında dava açılamamasıdır. HMK da düzenlenen esin
yetki kuraları şunlardır.
a.
Taşınmazın aynından doğan davalar
taşınmazın bulunduğu yerde açılır. Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin
ve ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek ya da taşınmazın
zilyetliğine yahut alıkoyma davalar hakkına ilişkin davalar taşınmazın
bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Taşınmaza ilişkin şahsi hakka ilişkin
davalar bu kapsamda değerlendirilmez. Birden fazla taşınmaz söz konusu ise
taşınmazlardan birisinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılır. İstihkak davaları,
tescil davaları, yolsuz tescilin silinmesi-değiştirilmesi davaları, irtifak
hakkına ilişkin davalar, taksim, şüyuunu giderilmesi, şufa davaları bu
kapsamdadır.
b.
Şirket, dernek veya vakıflar gibi özel
hukuk tüzel kişilerinin ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olan
kaydıyla bir ortağına veya üyesine karşı veya ortağın veya üyenin bu sıfatla
diğerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin
bulunduğu yer mahkemesinde dava açılır.
c.
Terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma
sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine,
miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasındaki terekenin
yönetiminden kaynaklanan davalar ile terekenin paylaşımına kadar mirasçılara
karşı açılacak tüm davalar ölenin son yerleşim yerinde açılır.
d.
Can sigortalarında ise sigorta ettirenin,
sigortalının veya lehtarın leh ve aleyhinde açılacak davalarda onların yerleşim
yeri mahkemesi kesin yetkilidir.
Bu sayılanların dışında da kanunlarda kesin yetkili
olduğu anlaşılan hallerde de başka yerde dava açılamaz.
Yetki Sözleşmesi
Taraflar,
belirli bir uyuşmazlık hakkında aslında yetkili olmayan mahkemeyi yetkili
kılmak için sözleşme yapabilirler. Bu tür sözleşmelere “yetki sözleşmesi”
denir. Şartları yerine getirilirse yabancı ülke mahkemeleri de yetkili
kılınabilir. Yetki sözleşmesi yazılı şekilde yapılır ve etkisini usul hukuku
alanında gösterir. Yetki sözleşmesi ile usul hukuku bakımından yetkisiz bir
mahkeme yetkili hale getirilmek istenilmektedir.
Yetki
Sözleşmesinin Şartları
a.
Sözleşmenin Tarafları Tacir veya Kamu
Tüzel Kişisi Olmalıdır.
HMK göre
sadece tacir ve kamu tüzel kişilerinin yetki sözleşmesi
yapabilmesine izin verilmiştir. Tacir ve kamu tüzel kişisi olmayan kişiler
arasında yapılan yetki sözleşmesi geçersizdir.
b.
Kesin Yetkinin Bulunduğu Durumlarda Yetki
Sözleşmesi Yapılamaz
Yetki
sözleşmesi kesin yetkinin söz konusu olduğu durumlar dışında ve kanunda açıkça
başka bir mahkemenin yetkisinin kararlaştırılmasının yasaklanmadığı hallerde
yapılabilir. Örneğin iş mahkemelerinin yetkisi kesin yetki olarak kabul
edildiğinden yetki sözleşmesinin yapılamayacağı kabul edilmektedir.
c.
Yetki Sözleşmesi Yazılı Şekilde Olmalıdır.
Yetki
sözleşmesi yazılı şekilde olmalıdır, yazılı şekil geçerlilik şeklidir.
d.
Uyuşmazlık ve Mahkeme Belirli Olmalıdır.
Yetki
sözleşmesinin geçerli olabilmesi için uyuşmazlığın ve yetkili mahkemenin
belirli olması gerekir. Uyuşmazlığın belli olmadığı ya da yetkili mahkemenin
tam olarak belli olmadığı yetki sözleşmeleri geçersizdir. Belirli ve açık olmak
şartıyla birden fazla yer mahkemesi de yetki sözleşmesi ile yetkili
kılınabilir. Ancak birden fazla mahkemenin hakkın kötüye kullanılmamasına
aykırılık oluşturmaması gerekir.
Yetki Kurallarına Aykırılık Ve Sonuçları
Yetki
kesin yetki ise veya kanunda uyuşmazlığın sadece
o yer mahkemelerinde görüleceği belirtilmişse taraflar bu yetki itirazını
davanın her aşamasında ileri sürebilecekleri gibi, mahkeme de davanın her
aşamasında bu durumu kendiliğinden gözetmelidir. Yetki itirazı cevap
dilekçesinde ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. Davalı tarafından ilk
cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen yetki itirazı daha sonra ileri sürülemez,
mahkemece dikkate alınmaz ve dava yetkisiz mahkemede görülmeye devam olunur. Yetkinin
kesin olduğu hallerde yetkili olup olmadığının hakim kendiliğinden araştıracak,
yetkinin kesin olmadığı hallerde ise, mahkemenin yetkisi olduğunu davalı cevap
dilekçesinde ilk itiraz olarak ileri sürebilecektir.
**Yetki
sözleşmesi, kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde yapılabildiğinden
taraflarca yapılan yetki sözleşmesi taraflardan birisi tacir olmasa bile davalı
süresi içinde yetki itirazında bulunmazsa mahkeme yetkili olarak kabul edilir.
Hâkim geçersiz yetki sözleşmesine dayanılarak açılan davada yetkili olup
olmadığını kendiliğinden inceleyemez. Genel veya özel yetkili mahkemelerin
yetkisini kaldıran geçerli bir yetki sözleşmesine rağmen davacı genel yetkili
mahkemede dava açarsa davalı yetki itirazında bulunmadığı takdirde mahkeme
kendiliğinden yetkisiz olduğu sonucuna vararak yetkisizlik kararı veremez.
Davalı
yetki itirazında bulurken doğru şekilde yetkili mahkemeyi de göstermelidir aksi
halde yetki itirazı dinlenmez. Birden fazla yetkili mahkeme varsa yetki ilk
itirazında bulunan davalı tüm yetkili mahkemeleri değil, seçtiği mahkemeyi itirazında
belirtmelidir. Davacının yetki itirazı davacıya tebliğ edilir ve hâkim buna
göre karar verir. Yetki itirazının reddi kararı bir ara karar
olup bu karara karşı tek başına kanun yoluna gidilemez, esas
hükümle kanun yoluna gidilebilir.
Mahkeme
yetkisiz olduğuna ve ilk itirazda belirtilen mahkemenin yetkili olduğuna karar
verirse dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verir. Kararında
yetkili mahkemeyi de gösterir. Mahkemenin vereceği yetkisizlik kararı
nihai karar olup, bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Ancak
yetkisizlik kararına karşı istinaf yoluna başvurabilmek için, malvarlığına
ilişkin davalarda dava konusunun miktar ve değeri 3560 TL den fazla olmalıdır.
Bu tutarın altındaki davalardaki yetkisizlik kararına karşı istinaf yoluna
gidilemez. Bölge adliye mahkemelerinin yetkisizlik kararı hakkında vereceği
kararlara karşı temyiz yoluna gidilemez.
Yetkisizlik
kararının kesinleşmesinde itibaren iki hafta içerisinde kararı veren mahkemeye
başvurularak dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmelidir. Aksi
takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Dosya yetkisizlik kararı
veren mahkemeden kendisine gönderilen mahkeme kendiliğinden taraflara davetiye
göndererek duruşmaya davet eder. Yetkisizlik kararı kanun yoluna başvurulmadan
kesinleşmiş olsa bile, yetkili olarak dosya kendisine gönderilen mahkeme bu
yetkisizlik kararı ile bağlıdır. Kendisinin yetkisiz olduğunu düşünse bile,
yetkisizlik kararı veremez.
Kesin olmayan yetki
|
Kesin yetki halleri
|
|
GENEL YETKİ
-Davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın
açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
|
ÖZEL YETKİ
-Geçici olarak oturanlara karşı açılacak
davalar
-Sözleşmeden doğan davalar
-Haksız fiilden doğan davalar
-Mirastan doğan davalar
-Şubeler ile ilgili davalar
-Karşı dava
-Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması
halinde
-Boşanma davası
|
-Taşınmazın aynından doğan davalar
-Mirastan doğan davalar
-Can sigortalarından doğan davalar
-Tüzel kişilerle ilgili davalar
-İflas davası
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder