13 Ekim 2019 Pazar

TİCARET HUKUKU (TİCARİ İŞLETMENİN YAPISI VE DEVRİ)

TİCARET HUKUKU

·         Üretim , değişim ve tüketime yönelik ticari faaliyetleri düzenleten hukuk dalı olarak tanımlanır.

·         Ticaret hukuku özel hukuk alanıdır.Bazı durumlarda kamu hukukunun ticaret hukukuna müdahelesi söz konusudur.Bu duruma örnek olarak , belirli tür şirketlerin kuruluşuna devlet tarafından izin verilmesine ilişkin hükümler gösterilebilir.
·         Devletin ticaret hayatına gittikçe artan boyutlarda müdahele etmesi, ekonomi hukuku adı altında yeni bir hukuk dalının ortaya çıkmasına neden olmuştur.

SUBJEKTİF SİSTEM
OBJEKTİF SİSTEM
MODERN SİSTEM
Taciri temel alır.
Merkezde tacir vardır.
Roma-Germen’de tacirleri desteklemek amacıyla gelişen düşüncedir.
Ticari işlemler merkeze alınmıştır.
Fransız devriminden sonra gelişmiştir.
Örn:Napolyon dönemi hazırlanan 1807 tarihli Fransız Ticaret Kanunu
Ticari işletme merkeze alınmıştır.
Türk hukuk benimsemiştir.
Örneğin TTK m12 ticari işletmeyi esas alır.


TÜRKİYE’DE TİCARET HUKUKUNUN DÜZENLENİŞİ
·         1) Cumhuriyet Öncesi Dönem
·         Osmanlı İmparatorluğu’nda XIX. Yüzyıla gelinene kadar tüm hukuk hayatı Kuran ve Şeriat esaslarına göre düzenlenmişti.Ticari ilişkiler de bu kurallar çerçevesinde yürütülüyordu.
·         Tanzimat dönemiyle birlikte Batılılaşmaya başlanmış ve 1850 yılında Kanunname-i Ticaret kabul edilmiştir.Bu kanun 1807 Fransız Ticaret Kanunun tercümesidir.
·         1864 yılında deniz ticareti ile ilgili Kanunname-i Ticareti Bahriyye kabul edilmiştir.Burada Fransız , Almanya,Belçika ,Hollanda kanunlarından yararlanılmıştır.
·         1862’ de Usul-ü Muhakeme-i Ticarete Dair Nizamname  ile usul hukukuna ilişkin hükümler getirilmiştir.
·         1908 ve 1916 yıllarında Kanunname-i Ticaretin değişen koşullara uyum sağlaması için komisyon kurulmuş ama başarılı olunamamıştır.
·         2)Cumhuriyet Dönemi
·         1926 Tarihli kanun bir çok ülkenin  kanunlarından derleme bir kanundur.
·         Bir sistem benimsenmemiştir.
·         1926 tarihli kanun ile İsviçreden alınan TBK VE TMK arasında uyum sağlanamamıştı.Kanun koyucu bu sorunları gidermek için 1956 yılında Ticaret Kanunu çıkartmıştır.Bu kanunla bir çok farklılıklar getirilmiş uyum sağlanmıştır.Zamanla eksikleri görülmüştür.2012 Yılında TTK yürürlüğe girmiştir.
·         TTK 1535 maddeden oluşur.Bu maddelerin büyük bölümü şirketler hukukuna aittir.İsviçre’den  Almanya’dan ve AB mevzuatı (Tüzük ve yönergeler) esinlenilmiştir.Ayrıca Uluslar arası kuruluşlar ICC, UNCITRAL , UNİDROİT TTK’ya kaynaklık etmiştir.
·          
·         1.kitap : Ticari işletme
·         2.kitap:Ticaret şirketleri
·         3.kitap:Kıymetli evrak
·         4.kitap:Taşıma işleri
·         5.kitap:Deniz ticareti
·         6.kitap:Sigorta sözleşmeleri

Ticaret Hukukunun kaynakları
ü  Farklı ülke mevzuatları (İsviçre ve Almanya)
ü  AB mevzuatı
ü  Uluslar arası kuruluşlar
TİCARİ İŞLETME
MADDE 3- (1) Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.
Madde4 ‘de ticari işletme merkeze alınmıştır.
Madde 19 da ise merkeze tacir alınmıştır.
Ticari işletme tanımı Eski TTK’da tanımı yoktu.Hangi tür müesselerin ticari işletme sayılacağı yazardı.Ticari işletme tanımı Ticaret tüzüğünde yazardı.
Ticari İşletme Tanımı:
MADDE 11- (1) Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.
(2) Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir. 
(3) Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.


Madde 11/1 de 4 tane unsur vardır:
1)Esnaf için öngörülen sınırı aşması:
ü  TTK 11/2 uyarınca ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.TTK çerçevesinde henüz böyle bir düzenleme hazırlanmamıştır.
ü   MADDE 1 – (1) 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından;
ü               a) Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,             
ü               Ancak, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalara kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, esnaf ve sanatkâr sicili marifetiyle ticaret siciline aktarılması,
ü               b) 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri,
ü               kararlaştırılmıştır.

1)Gelir vergisinden muaf olanlar esnaf sayılır tacir değil
2)Basit usulde vergilendirilenler
3) ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olanlar esnaf sayılır.
Burdaki miktarı ise Vergi Usul kanunu m177 limitleri belirler bu limitleri aşmıyorsa esnaf sayılır.Esnaf limitini aşmış ama kendileri istemedikçe ticaret siciline kaydı için zorlanamaz.Limitin 6 katını aşıyorsa sicile kaydı zorunludur.
TTK MADDE 15- (1) İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da uygulanır.







2)Gelir sağlamayı hedeflemeli:
ü  Ticari işletmenin amacının gerçekleşmemesi sorun teşkil etmez örneğin gelir elde etmek amacıyla açılan kitapçının sürekli zarar etmesi, işyeninin işletme niteliğini kaybetmesine neden olmaz.
ü  Elde edilen gelirin sarf şeklinin de herhangi bir önemi yoktur.Sağlanan gelirin, kamuya yararlı amaçlara sarf edilmesi halinde dahi işletmeden söz edilebilir.Bu anlamda, fakirlere yardım amacıyla kurulan derneğin işlettiği kitapçı da  bir işletmedir.Buna karşılık, bir hayır derneğince yoksullara parasız ilaç dağıtmak amacıyla kurulan eczane ticari işletme sayılmaz, zira bu halde gelir sağlamaya yönelik bir faaliyet söz konusu değildir.
ü  İşletmeyi işleten kişinin hukuki statüsü de işletme kavramının tayininde önem arz etmez.İşletmeyi işleten devlet, belediye gibi bir kamu tüzel kişisi olabileceği gibi doktor , mühendis gibi serbest meslek erbabı da olabilir.Gerçek kişi, Tüzel kişi (ÖHTK,KHTK) olabilir.
ü  Gelir sağlama unsuru, sadece malvarlığında müspet olarak yani doğrudan bir artış meydana getiren faaliyetler şeklinde değil , malvarlığında muhtemel bir eksilmeyi önlemeye yönelik organizasyonları da kapsayacak şekilde geniş anlaşılmalıdır.Dolayısıyla mensuplarının çeşitli ihtiyaçlarını ucuz şekilde karşılamak amacıyla kurulan müesselerin de bir işletmesi vardır.
3)Devamlılık:
ü  Faaliyet devamlı olmalıdır.Tek bir sefere mahsussa ortada ticari işletmenin varlığından söz edemeyiz.Mesela bir malın satışına bir seferlik aracılık etmek ticari işletme sayılmaz.
ü  Faaliyeti niteliği gereği zaman zaman kesintiye uğraması, devamlılık unsurunun bulunmadığı anlamına gelmez.Örneğin sadece kışın hizmet veren kayak merkezi veya sadece okulların açık olduğu dönemde öğrencilere hizmet veren bir lokanta.

4)Faaliyetin bağımsız yürütülmesi:
ü  Bir işletmenin iç ilişkide  ve /veya dış ilişkide bir başka işletmenin iradesine tabi olmamasıdır.
ü  Örneğin şube bir işletme değildir çünkü şube iradi anlamda merkeze bağlıdır.
ü  Acente,komisyonluk,simsar,tek satıcı bunlar bağımsız faaliyet yürütür.

TİCARİ İŞLETMENİN  YAPISI
ü  İnsan ve malvarlığı unsurundan oluşur.İnsan unsuru dediğimiz tacir kavramıdır.
ü  Malvarlığı unsuru ise çok çeşitlidir.Bunlar 11/3’te sayılmıştır.
ü  (3) Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse
·         devir sözleşmesinin duran malvarlığını,(Bina vs)
·          işletme değerini, (İşletmenin sahip olduğu malvarlığından fazla değeri olabilir örn:kalitesi,merkezi olması bazı hallerde tesadüfi gerçekleşmiş olabilir.Örneğin Bir un fabrikası açtık o yörede 5 yıl boyunca başka fabrika açılmayacak olması.)
·         kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile (Tacir binayı kiralamış)
·         diğer fikrî mülkiyet haklarını (Marka,patent)
·         sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını(Araç , fabrika vs)
·          içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.



TİCARİ İŞLETMENİN HUKUKİ NİTELİĞİ
AZINLIKTA KALAN GÖRÜŞ
BASKIN GÖRÜŞ
Ticari işletmenin malvarlığını özel (bağımsız) malvarlığı olarak görür.
Tacirin ve ticari işletmenin malvarlığı olarak ayrılır.
SPK’da bu ayrım vardır.Yatırım fonlarını işleten iflas ederse yatırım fonları iflas masasına dahil olmaz çünkü özel malvarlığı vardır.Burada mal varlığının tekliği ilkesi yoktur.Dolayısıyla portfolyo şirket iflas ettiğinde yatırım fonu iflas masasına dahil edilmez.

Ticari işletmenin malvarlığı özel değil.
Malvarlığının tekliği ilkesi vardır.
Tacirin genel malvarlığı vardır.Ticari işletmenin   malvarlığı tacirin genel varlığı içinde yer alır.Ayrı bir hukuki rejime tabi değil.

Ticari işletmenin ayrı bir malvarlığından söz edilemez ama iktisadi bütünlüğünden bahsedebiliriz.
Ticari işletme kendisini oluşturan malvarlığı unsurları bir kül bütün halinde hukuki işlemlere konu olabilir.

TİCARİ İŞLETMEDE MERKEZ VE ŞUBE
1-Merkez
·         Her ticari işletmenin merkezi olmak zorunda
·         Merkezin tanımı TTK’da yapılmamıştır.
·         Bir ticari işletmenin hukuki , idari ve ticari faaliyetlerinin yürütüldüğü yer merkez olarak kabul edilir.
·         Merkez , teknik faaliyetlerin yürütüldüğü yerden farklı yerde olabilir.
·         Bir tacirin birden fazla ticari işletmesi varsa her ticari işletmenin  ayrı merkezi vardır.
·         Eğer ticari işletmeyi işletmeyi işleten
ü  Dernekse dernek tüzüğü
ü  Vakıfsa vakıf senedinde
ü  Şirketse şirket sözleşmesinde merkez gösterilir
ü  Gerçek kişi ise o ticari işletmenin merkezi illa o kişinin ikametgahında olmak zorunda değil farklı yerde olabilir
·         TTK MADDE 40- (1) Her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren onbeş gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.
2)Şube:
·         Şubenin tanımı TTK’da yok
ü  5174 Sayılı T. Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu Açısından Tanımı:
ü  Bir merkeze bağlı olduğu halde, ister merkezin bulunduğu odanın, ister başka odanın çalışma alanı içinde olan müstakil sermayesi ve müstakil muhasebesi bulunan ve/veya muhasebesi merkezde tutulduğu ve müstakil sermayesi bulunmadığı halde kendi başına sınaî faaliyet ve ticarî muamele yapan yerler ve satış mağazaları bu Kanunun uygulanması bakımından şube sayılır
ü  5411 Sayılı Bankacılık Kanunu Açısından:
ü  Şube: Elektronik işlem cihazlarından ibaret birimler hariç olmak üzere, bankaların bağımlı bir parçasını oluşturan ve bu kuruluşların faaliyetlerinin tamamını veya bir kısmını kendi başına yapan, sabit ya da seyyar bürolar gibi her türlü işyerini
ü  Ticaret Sicili Yönetmeliği m 118:
ü  MADDE 118- (1) Bir ticari işletmeye bağlı olup ister merkezinin bulunduğu sicil çevresi içerisinde isterse başka bir sicil çevresi içinde olsun, bağımsız sermayesi veya muhasebesi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kendi başına sınai veya ticari faaliyetin yürütüldüğü yerler ve satış mağazaları şubedir.
·         (2) Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri ve unvanları merkeze gönderme yapılarak, bulundukları yerin müdürlüğüne tescil olunur.
Şubenin unsurları:
1)Şube idari açıdan merkeze bağımlıdır:
ü  Şubenin kendi ad ve hesabına hareket etme yetkisi yok
ü  Şubenin işletme politikası merkezden farklı olamaz.
ü  Şubenin kar ve zararı merkeze aittir
ü  Şubenin üstlendiği borçlar veya edindiği haklar ticari işletmeyi işletene aittir.
ü  Şubenin sahibi ile merkezin sahibi(gerçek veya tüzel kişi )aynı olması gerekir
ü  Depo , şantiye , irtibat bürosu,şantiye bürosu,ajans, temsilcilik şube sayılmaz.
2)Dış ilişkide bağımsızlık:
ü  Şubenin dış ilişkide kendi başına merkez ad ve hesabına işlem yapabilmesi lazım.
ü  Şubenin merkezin yaptığı asli nitelikteki faaliyetleri yapması gerekir.
ü  Merkez: Üretim + satış
ü  Şube:Sadece satış ------ ŞUBE SAYILMAZ ÇÜNKÜ ASLİ NİTELİKTEKİ ÜRETİM FAALİYETİ YAPILMIYOR.
ü  Asli nitelikteki faaliyetler dışındaki faaliyetlerin yapılması gerekmez.
ü  Örneğin Banka şubesinin mevduat, kredi verme yapması lazım Kambiyo işlemleri yapılması zorunlu değildir çünkü kambiyo işlemleri asli nitelikteki faaliyet değildir.
3)Yer ve yönetim ayrılığı:
ü  Şubenin merkezden farklı yerde olması gerekir.Aynı bine içersinde bile şube yer alabilir.Bankalarda çok rastlanır.
ü  Yer kavramını sabit olarak düşünün.Örneğin 10 günlük fuardaki satış standı şube olmaz diğer unsurları taşısa bile çünkü sabit bir mekan yoktur.
ü  Yönetim ayrılığından kasıt şubenin ayrı bir muhasebesi ve ticari defterleri olması anlamına gelir.Şubenin muhasebesi merkez tarafından da tutulabilir.Ama bu şubenin muhasebesinin ayrı tutulduğu gerçeğini değiştirmez.İlla muhasebenin şube tarafından tutulması gerekmez.
Bağımsız sermayesi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın :Şubenin kural olarak ayrı sermayesi bulunmak zorunda değil ve bir bir unsur değildir.
1.       İSTİSNA:Merkezi yurtdışında bulunan ticari işletmenin Türkiye’deki şubelerinin ayrı sermayesi bulunmak zorundadır.
TSY 122/1/D: d) Şube açacak merkezin unvanı, türü, işletme konusu, sermayesinin türü ve tutarı, kuruluş tarihi, sicil numarası, tabi olduğu hukuk, Avrupa Birliği üyesi olup olmadığı, internet sitesi, şubenin unvanı ve şubeye ayrılmış sermaye tutarı, şubeyi mahkemeler dahil, özel kuruluşlar ve kamu kurum ve kuruluşları nezdinde tam yetkili olarak temsil edecek kişi veya kişilerin adı ve soyadı, kimlik numarası ve yerleşim yeri ile şubenin adresini içeren merkezin yetkilileri tarafından imzalanmış beyannamenin aslı ve bir nüsha Türkçe çevirisi.
      2.İSTİSNA: Merkezi yurtdışında bulunan bankaların Türkiye’deki şubelerinin ayrı sermaye tahsisi gerekir. (Bankacılık Kanunu)
        3.İSTİSNA:Serbest bölgede yer alan bir ticari işletmenin şubesinin de mutlaka ayrı sermayesi olmak zorunda.
 Finansal kiralama yönetmeliği ve sigorta acenteliği yönetmeliğinde de şubenin ayrı sermaye tahsisine ilişkin düzenleme vardır.
ŞUBE OLMANIN SONUÇLARI
1: Tecil bakımından
40/(3) Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur. Ticaret unvanına ve imza örneklerine ilişkin birinci ve ikinci fıkra hükümleri bu işletmelere de uygulanır. Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça merkezin bağlı olduğu sicile geçirilen kayıtlar şubenin bağlı bulunduğu sicile de tescil olunur. Ancak, bu hususta şubenin bulunduğu yer sicil müdürlüğünün ayrı bir inceleme zorunluluğu yoktur.
Tescil talebi için öngörülen süre, kural olarak şubenin açıldığı tarihten itibaren 15 gündür.
Ticaret siciline kayıtlı tacir ve sanayici sıfatına sahip kişiler ile bunlara ait şube ve fabrikaların da bulundukları yerdeki odaya kaydolması zorunludur.
2.Ticaret unvanı bakımından
48/(1) Her şube, kendi merkezinin ticaret unvanını, şube olduğunu belirterek kullanmak zorundadır. Bu unvana şube ile ilgili ekler yapılabilir.
48/(3) Merkezi yabancı ülkede bulunan bir işletmenin Türkiye’deki şubesinin ticaret unvanında, merkezin ve şubenin bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun gösterilmesi şarttır.
Örneğin Türkiye Vakıflar Bankası Anonim Ortaklığı ,Cebeci  Şubesi
ÖRN: The Man. Bank N.A
Merkezi:Newyork,İstanbul Şubesi

3.Temsil yetkisinin sınırlandırılması bakımından:
TBK MADDE 549- Temsil yetkisi(ticari temsilcinin), bir şubenin işleriyle sınırlandırılabilir. Temsil yetkisi, birden çok kişinin birlikte imza atmaları koşuluyla da sınırlandırılabilir. Bu durumda, diğerlerinin katılımı olmaksızın temsilcilerden birinin imza atmış olması, işletme sahibini bağlamaz.
TTK 371/(3) Temsil yetkisinin sınırlandırılması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez; ancak, temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya birlikte kullanılmasına ilişkin tescil ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir.
TTK MADDE 629- (1) Müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümleri kıyas yolu ile uygulanır.

4.İşletmenin devri halinde kapsamı bakımından:
Ticari işletmenin devri halinde bu devrin kapsamına , işletmenin bir parçası olan şube de girer.
Usul hukukunda , şube aracılığıyla yapılan işlemlerden dolayı merkezin yanı sıra şubenin bulunduğu yerde de dava açılmasına izin verilmiştir.
Ancak şubeyle yapılan bir işlem dolayısıyla da olsa tacir aleyhine iflas yoluyla takip, ancak merkezin bulunduğu yerde yapabilir ve iflas davası da merkezin bulunduğu yerde açılabilir.
Merkezleri yurtdışında bulunan ticari işletmeler hakkında iflas davası ise Türkiye’deki şubenin , eğer birden fazla şube var ise merkez şubenin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinde açılır.


TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ
TTK m11/ (3) Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.
11/3> Rehine uygulanmaz çünkü ayrı kanunu var.(Ticari işlemler rehin kanunu)

TBK m202-203: İşletmenin devri ve malvarlığının devri.
MADDE 202- Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan, bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur. Bununla birlikte, iki yıl süreyle önceki borçlu da devralanla birlikte müteselsil borçlu olarak sorumlu kalır. Bu süre, muaccel borçlar için, bildirme veya duyuru tarihinden; daha sonra muaccel olacak borçlar için ise, muacceliyet tarihinden işlemeye başlar. Borçların bu yoldan üstlenilmesinin sonuçları, dış üstlenme sözleşmesinden doğan sonuçlarla özdeştir. Bildirme veya ilanla duyurma yükümlülüğü devralan tarafından yerine getirilmedikçe, ikinci fıkrada öngörülen iki yıllık süre işlemeye başlamaz. G. İşletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi
MADDE 203- Bir işletme, başka bir işletme ile aktif ve pasiflerin karşılıklı olarak devralınması ya da birinin diğerine katılması yoluyla birleştirilirse, her iki işletmenin alacaklıları, bir malvarlığının devralınmasından doğan haklara sahip olup, bütün alacaklarını yeni işletmeden alabilirler.

TBK’daki düzenleme işletmeler düzeyinde kalan malvarlığı birleşmesi.
Yıldız Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi B’ye devredilse bu devir şahıs unsurunu etkilemez.Şirketlerin (Yıldız ve B)ortakları bu devirden etkilenmez.
Oysa TTK’daki birleşmeden ortaklar ve şirketin kendisi etkilenir.
A+B:A  : Devralma yoluyla birleşme : B şirketinin ortakları A şirketinin ortağı haline gelir
A+B:C : Yeni kuruluş yoluyla birleşme  A ve B şirketlerinin ortakları C nin ortağı haline gelir.
Ticari işletmenin devrinde şahıs unsuru birleşmeden etkilenir.


DEVREDEN

DEVRALAN
Ticari işletme sahibi
Gerçek / tüzel kişi
İlla tacir olmasına gerek yok.(Bakınız taşınır rehni kanunu ile arasındaki farka)

Ticari işletme devri sözleşmesi yazılı olarak yapılır.
Adi yazılı şekil şartı vardır.

Örneğin ticari işletmenin taşınmazını devrederken adi şekilde devir sözleşmesi yapmamız yeterli ayrıca taşınmaz devri sözleşmesi yapılmasına gerek yok.
TSY m133/ (3) Ticari işletmenin devri, devir sözleşmesinin tümünün tescili ile hüküm ifade eder.
Taşınmaz devri ticaret siciline tescil ile hüküm ifade eder.
Burada tescilsiz iktisap vardır.Bakınız TMK m705. Bakınız TTK m11/3 yeni tescilsiz iktisaptır.
Devir sözleşmesinin ticaret siciline tescili ile birlikte taşınmaz karşı tarafa geçmiş olur.Kurucu bir etkidir.Ama bir sorun oluşur TBK m1023 iyiniyetli iktisap hali.Bunu önlemek amacıyla ise TSY şu maddeyi getirir.Devir sözleşmesinin ticaret siciline kaydı ile eş zamanlı olarak tapu siciline bu devrin bildirilmesi gerekir.
Bazı fikri ve sınai mülkiyet hakkının devri için kendi özel siciline kaydı gerekir.Bu bildirim de eş zamanlı yapılır.
Ticari işletmenin devrinde bazı hallede bu devrin rekabet kuruluna bildirilmesi gerekir.


DEVRİN HÜKÜM VE SONUÇLARI
1-Ticari işletmesini devreden tacir, tacir sıfatını kaybeder.Ticareti terk etmiş sayılır.Gerçek kişi tacir ticareti terk etmesine rağmen 1 yıl süre daha iflas zoruyla takip edilebilir.
2-Devirle birlikte kiracılık hakkı da karşı tarafa geçer.Azınlık görüş TBK m323 savunur ve yazılı rızası olmadan kiracı kiracılık hakkını devredemez.
TBK 202 de düzenlenen kimin borçtan sorumlu düzenlenmiş.İşletmenin devrini bir bütün olarak düzenlemiyor.
MADDE 202- Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan, bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur.
Bununla birlikte, iki yıl süreyle önceki borçlu da devralanla birlikte müteselsil borçlu olarak sorumlu kalır. Bu süre, muaccel borçlar için, bildirme veya duyuru tarihinden; daha sonra muaccel olacak borçlar için ise, muacceliyet tarihinden işlemeye başlar.

TTK m11/3: (3) Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.
TTK m 11/3 :Burada sadece aktiflerin devri açıklamış.Aktifler bir bütün halde devredilir.
TBK 202> Pasiflerin devri
Bir ticari işletmenin devrinde TTK m11/3 ve TBK m202 birlikte uygulanır.
Ticari işletmenin devrinde borçlar bir bütün halinde alacaklıların rızası aranmaksızın geçer
Esnaf işletmenin devrinde aktifleri cüzi intikal esasına göre devredilir.Teker teker devredilir.Bir bütün halinde değil.Pasiflerin devri ise TBK m202 e göre bir bütün halinde devredilir.

1 yorum: