- SUÇUN UNSURLARI
- I)TİPİKLİK
- Yeni TCK da tipiklik yerine suçun kanuni tanımı ifadesine
rastlanmaktadır Fransız
doktrininde suçun kanuni unsuru teriminden anlaşılan suçun kanunda
tanımlanmış ve karşılığında bir cezasının gösterilmiş olmasıdır
- Garraud’a göre ‘bir icrai hareket
veya ihmali hareketin suç teşkil edebilmesi Ceza Kanunu
tarafından yasaklanmış veya
emredilmiş olmasına bağlıdır gerçekten hangi İcrai ve ihmali hareketlerin
kamu düzenini ihlal ettiklerini ilan etme toplumun bir organı sıfatıyla
kanun koyucu ya aittir’
- Fransız müelliflerin Kanuni unsurla
ilgili söyledikleri eski Türk doktrinini de etkilemiştir
- Fiilin tipe uygunluğu davranışın kanuni
tipteki suç tanımı ile tamamen örtüşmesidir işlenen fiilin kanundaki soyut
tanıma tıpa tıp uyuması tipikliği oluşturur
- örnek:
hırsızlık suçu bakımından işlenen fiilin tipik sayılabilmesi malın başkasına
ait ve taşınabilir olmasına zilyetten rızası dışında alınmasına ve yarar
sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alınmış olmasına bağlıdır Bu bakımdan
bir kimsenin taşınabilir malını yarar sağlamak maksadıyla almayan
hırsızlık suçunu değil mala zarar verme suçunu işlemiş olabilir aynı
şekilde başkasına ait malı rızasıyla
alınması halinde de fiil tipik olmadığından hırsızlık suçu
oluşmaz
- 2)TİPİKLİK VE HUKUKA AYKIRILIK
- Suçun
oluşması için aranan şartlardan biri olan hukuk'a aykırılık tipikliğin bir
unsuru olmayıp suçun genel bir unsurudur
- Hukuka aykırılık kanuni tanıma uygun fiilin tüm hukuk düzenine
aykırılığılığıdır
- Suçun
oluşması hukuka aykırılığın gerçekleşmesine bağlıdır
- Tipikliğin
maddi ve manevi unsurlarının gerçekleşmesi yani failin fiilinin tipe
uygunluğu fiilin hukuka aykırılığına karine teşkil etmektedir
- Somut olayda hukuka uygunluğunun
bulunması hukuka aykırılık unsurunun ortadan kalkması ve dolayısıyla
fiilin suç teşkil etmemesi sonucunu doğurur
- Örneğin A B yi meşru müdafaa şartları
çerçevesinde öldürdüğünde
fiil kasten öldürme suçu açısından tipik olmakla birlikte hukuka
aykırı olmadığından suç teşkil etmeyecektir
- 3)TİPİKLİK VE İŞLENEMEZ SUÇ
- İşlenemez
suçta, failin işlemeyi düşündüğü suç kanunda düzenlenmektedir.Ancak bazı
nedenlerle failin kanuni tarife uygun bu fiili işlemesi imkansızdır.Bu
imkansızlık suçun konusunun bulunmaması ya da araçların elverişsizliğinden
kaynaklanır.
- Örneğin:
Ölmüş bir kimseye öldürmek maksadıyla ateş edilmesi yahut kibrit çöpü ile
muhkem bir kasanın açılmaya çalışılması.
- İşlenemez
suçun söz konusu olduğu hallerde ya eylemin elverişsizliği ya da konunun
yokluğu sebebiyle tipikliğin gerçekleşmesi mümkün değildir.
- Alman
Hukukunda elverişsiz suça yer verilmiştir.Elverişsiz teşebbüs halinde
mahkeme hiç ceza vermeyeceği gibi cezayı indirebilir.
- İsviçre
Ceza Kanunda ise suçun maddi konusunun ve kullanılan vasıtanın niteliği
dolayısıyla bir suçun tamamlanmasının imkansız olduğunu bilgi eksikliği
nedeniyle anlayamayan failin cezalandırılmayacağı öngörülmüştür.
- Elverişssiz
teşebbüste failin gerçekleştirdiği eylem hukuki veya fiili nedenlerden
dolayı failin isteği dışında maddi unsurları karşılayamamaktadır.
- Süjenin,
fiilin vasıtalarının veya konunun elverişsiz olması ve failin de bunu
anlayamaması halleri buna örnek gösterilebilir
- Örnek: Kamu görevlisi olmayan kişiye kamu
görevlisi sanarak rüşvet verme (Süjede elverişsizlik)
- Örnek: Zaten ölmüş bir kimseyi öldürme
teşebbüsü (Konuda elverişsizlik)
- Örnek: Hamile bir kadının basit bir ağrı
kesici ile çocuk düşürmeye çalışması (vasıtada elverişsizlik)
- Elverişsiz
teşebbüsün cezalandırılması günümüzde Alman hukukundaki hakim görüş
tarafından kabul edilmektedir.Bununla birlikte tamamen realite dışı batıl inançların
(birinin ölmesi için dua etmek sihir yapmak) sonucuna bağlanan eylemler
kapsam dışı kalmaktadır.
- Elverişsiz
teşebbüsle sözde suç birbirinden farklıdır
- Elverişsiz teşebbüste: Fail
aslen var olmayan bir unsurun varlığından yola çıkmaktadır ve bu unsur
tipikliğe aittir.Fail kendince öyle bir durum hayal ederki aslen var olsa
gerçekten tipiklik karşılanacaktır
- Sözde suçta : Fail
burada aslında bilinçli olarak doğru bir eylem içerisindedir ancak bu
eylemin bir ceza hukuku normunu karşıladığını düşünmektedir oysa bu norm
sadece onun hayalinde vardır veya fail yanlış bir yorumlama sonucu öyle
bir normun varlığından yola çıkmaktadır.
- Burada
değişik ihtimaller ortaya çıkabilir:
- İlk olarak kişi davranışın suç olduğunu
düşünür ancak yasada bu fiil suç olarak düzenlenmemiştir.Örn: Evli bir
kimsenin eşinden başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi ve bunun zina suçunu
oluşturduğunu düşünmesi
- İkinci olarak: Kişi duruma ilişkin her
detayı doğru anlamıştır ama bir normu yanlış yorumladığı veya anladığı
için kendi aleyhine bir hükmün varlığını kabul eder.Örneğin Sahilde
yürüyen ve yüzme bilmeyen B boğulmakta olan birisini görür ve denize
atlayıp kurtarmaya çalışmadığı için kendisini TCK m83 kapsamında suçlu
zanneder.
- Üçüncü olarak: Şahsına ilişkin suçu
bertaraf eden suç politikası kaidelerinin varlığını bilmeyen kişi eylemin
suç olduğunu düşünür.Örneğin göçmen kaçakçılığı suçunda kaçakçıya maddi
menfaat sağlayarak bir ülkeye yasa dışı giriş yapan göçmenin kendisinin göçmen
kaçakçılığından cezalandırılacağını düşünmesi veya tefeciden faizle para
alan kişinin (m241) bu eylemden cezalandırılacağını düşünmesi.
- 4)DAR VE GENİŞ ANLAMDA TİPİKLİK
- Geniş anlamda tipiklik
kavramıyla cezalandırılabilirliğin bütün şartları kastedilmektedir.Bu
anlamda tipiklik,bir cezanın verilebilmesi için gerekli unsurların
vazgeçilmez şartların hepsini kapsar.
- Geniş anlamda tipiklik sadece tipte yer
alan hareket ve netice gibi objektif unsurları değil aynı zamanda hukuka
aykırılığı, subjektif unsurları,kusurluluğu, objektif cezalandırabilme
koşullarını ve şahsi cezasızlık sebeplerini de kapsar.
- Cezanın
uygulanabilmesi için varlığı gerekli kanunen belirlenmiş bütün bu şartlar
failin aleyhine olarak örf ve adet hukuku veya kıyas yoluyla
oluşturulamayacağı veya genişletilemeyeceği için geniş anlamda tipiklik
ceza kanunun güvence fonksiyonu bakımından
önemlidir
- Dar anlamda tipiklikten
genel olarak ceza kanunlarının özel kısmında bulunan ve ceza tehdidi
altına alınmış suç tipi anlaşılır.
- Dar
anlamda tipiklik her suçun haksızlık içeriğini tasvir eden ve böylece
haksızlık tipini oluşturan unsurlardır.
- Maddi
ve manevi unsurlardan oluşur.
- Bu
anlamda tipikliğin çeşitli fonksiyonları vardır:
- Hukuk
düzeninde her haksızlık cezalandırılabilen bir haksızlık
oluşturmaz.Örneğin medeni hukuka göre sözleşmenin ihlali haksızlık
oluştururken cezalandırılmaz.
- Buna
karşılık ancak toplum bakımından zarar teşkil eden ve etkili bir yaptırım
altına alınamayan medeni hukuk kapsamındaki fiiler hakkında ceza
müeyyidesi öngörülür.Örneğin, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün
ihlali(m233) Buna tipikliğin ayıklama
fonksiyonu denir.
- Kısaca
tipiklik tipe uygun davranış şekillerini ceza hukuku bakımından önemli
olmayanlardan ayırma görevini yerine getirmektir
- Kanuni
tipte haksızlığın tanımlanması suretiyle somutlaştırılan emir veya
yasaklara göre kişiler davranışlarını yönlendirir.Buna tipikliğin uyarı fonksiyonu denir.
- Tipikliğin diğer bir fonksiyonu da tipe uygun bir davranış kural olarak hukuka aykırı olduğundan
hukuka aykırılığın karinesini oluşturmaktadır.
- II)TİPİKLİKTEKİ UNSURLARIN SINIFLANDIRILMASI
- 1)Yazılı olan ve Yazılı olmayan tipiklik unsurları
- Kanunda
açık bir şekilde ifade edilen tipikliğin unsurlarına yazılı tipiklik
unsurları denir.Örneğin TCK m 141 Hırsızlık suçunun maddi (mal, başkasına
aidiyet, taşınabilir olma, alma) ve manevi (yarar sağlamak maksadı)
unsurları yazılı tipiklik unsurlarıdır.
- Yazılı
olmayan tipiklik unsurlarından anlaşılan kanuni düzenlemede ifade edilmese
de, kanuni düzenlemeyi sınırlandırı nitelikteki unsurlardır.Örneğin TCK m
157 deki dolandırıcılık suçunda yazılmasa dahi dolandırıcılığın oluşması,
zorunlu olarak mal üzerinde tasarruf yetkisi denen mağdurun kendi kendine
zarar veren davranışının bulunmasına bağlıdır.Malvarlığı üzerinde tasarruf
edebilme düzenlenmemiş yazılmamış bir suç unsuru olarak 157. maddedeki
düzenlemeye dahil biçimde yorumlanmalıdır.
- Yazılı
olmayan tipiklik unsurlarına diğer örnek ise neticeli suçlardır.Hareketten
başka dış dünyada neticenin ortaya çıkmasının arandığı tüm neticeli
suçlarda hareket ile netice arasındaki ‘nedensellik bağı’ da kanunda
düzenlenmemiştir.Tipikliğin yazılı bir unsuru olmayan nedensellik bağının
somut olayda mevcut olup olmadığı, yorumu gerektirir.
- 2)Deskriptif ve Normatif Tipiklik Unsurları
- Deskriptif tipiklik unsurları günlük konuşma veya hukuk dilinden alınmış olan, günlük ve hukuk
dilinde aynı anlama gelen , özel bir hukuki değerlendirmeyi gerektirmeyen
ve gerçek dünyanın somut konularını betimleyen kavramlardır.Yani 5 duyu
organımızla algıladığımız , tipteki yasak veya emre ait olan somut maddi
şeylerdir.
- Örneğin
çocuk düşürtme ve kısırlaştırma suçlarında ‘kadın’ kasten öldürme suçunda
‘insan’ gibi kavramlar tipikliğin deskriptif unsurlarını oluştururlar.
- Normatif suç unsurları ise
anca bir normun varlığıyla tasavvur edilebilen ve hakim tarafından hukuki
bir değerlendirmeye tabi tutulan unsurlardır.Yani bu unsurlar özel bir
hukuki değerlendirmeyi gerektiren ve sadece objektif bir olgu olarak
tanımlanmayan unsurlardır.
- Örneğin
‘kamu görevlisi’ ‘resmi belge’ ‘kanuni temsilci’ gibi kavramlar normatif
unsuru oluşturur.
- Deskriptif
ve normatif unsurlar her zaman birbirinden kolayca ayrışamaz örneğin,
Ceninin doğumun hangi anından itibaren kasten öldürme suçunun konusunu
teşkil eden ‘insan’ sayılacağı veya bir insanın ne zaman ‘ölmüş’
adledileceği sorunları hukuki bir değerlendirmeyi icap ettirmektedir.
- Failin
her kavramın hukuki tanımını bilmesi şart değildir.Normla kanun koyucunun
koruduğu hukuki değer hakkında bir düşünceye sahip olması yeterlidir.
- Böyle
bir ayrımın önemi failin unsurlardan birinin varlığı hakkında hataya
düşmesi halinde kendini gösterir.Üzerine düşünülecek husus failin kastının
sadece fiilen mevcut olan olgulara mı yoksa aynı zamanda hukuki
değerlendirmelere mi , yönelik olacaktır
- 3)Fiile ve faile ilişkin Tipiklik unsurları(Nitelikli unsurlar)
- Suçun
kanuni tanımında yer alan ve fiilin işleniş şeklini gösteren unsurlara fiile ilişkin tipiklik unsurları denir.Örneğin
kasten adam öldürmenin nitelikli hali olan ‘eziyet çektirerek’ işlenmesi
- Faile ilişkin tipiklik unsurları ise 2 ye
ayrılır.
A)Birinci grubu failin suçun işlenmesine yönelik amacının
yer aldığı suç tipi (örneğin bir suçu gizlemek maksadıyla adam öldürme) teşkil
eder.Bu nevi unsurlar kural olarak suçun subjektif(manevi) unsurları başlığı
altında incelenir.
B)İkinci
grup tipiklik unsurunu ise failin özel bir niteliğe sahip olması (örn
fail kamu görevlisi)oluşturur.Bu gruba giren faile ilişkin tipiklik unsurları
suçun objektif (maddi) unsurları içinde incelenir
4)Tipikliğin Maddi ve
Manevi unsurları
·
Tipikliğin maddi unsurlarından anlaşılan fiilin dış dünyadaki görünüş
biçimidir
·
Maddi unsurlar duyularla kavranabilen durumlar ve olgulardır, dış dünyanın
realiteleridir.Örn ‘mal’ ‘kimse’ gibi
·
Maddi unsurlar deskriptif veya normatif unsurlar olabileceği gibi fiil veya
faile ilişkin unsurlardan da meydana gelebilir.
·
Maddi unsurlara ilişkin her hata kaçınılabilir olup
olmadığına bakılmaksızın kastı ortadan kaldırır.
·
Failin kastı maddi unsurları kapsamadığı takdirde
sadece taksirli ceza sorumluluğu söz konusu olabilir.
·
Suçun kanuni tanımında yer alan maddi unsurlar:
·
Fiil, netice, illiyet
bağı,fail,mağdur, suçun konusu ve suçun nitelikli
halleri
·
Nedensellik bağı, neticeli suçlarda işlenen fiille
netice arasındaki bağlantıyı belirtirken aynı zamanda yazılı olmayan tipiklik
unsurudur
·
Tipikliğin manevi unsurlarından ruhsal alanına ve onun tasavvur dünyasına
dahil olan unsurlar anlaşılır
·
Suçun manevi unsurları failin iç dünyasına ilişkindir bu unsurlar bütün
görünüş biçimleri ile kast ve fiilin haksızlığına ilişkin birer subjektif
unsurlardır( taksir saik)
·
TCK nun 21. maddesine göre suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır bunun
istisnası ise taksirli suçlardır
·
Bazı suç tiplerinin temel veya nitelikli hallerinde
kast veya taksir dışında başka sübjektif unsurlara da yer verildiği
görülmektedir Örneğin hırsızlık suçunda yarar
sağlamak maksadı bir sürecektir unsurdur yani failin malın taşınabilir
olduğunu başkasına ait olduğunu ve zilyedin rızası olmadığını bilmesi ve
istemesi yeterli değildir bunların yanında yarar sağlamak maksadı ile hareket
etmesi aranmaktadır
·
III)MADDİ UNSURLAR
·
1)FİİL
·
Bir suçun en önemli şartı fiilin varlığıdır
·
Dış dünyada meydana gelen bir etkinin fiil olup olmadığı çözülmeden yapısı
ve haksızlığın tespiti hususunda bir sonuca ulaşmak mümkün değildir
·
Bir insan davranışı olmaksızın dış dünyada meydana
gelen hadiseler suç teorisini ilgilendirmez çünkü toplumsal davranış kuralları ve
özellikle ceza hukuku normları sadece insana yöneliktir sadece insandan mantığa
uygun bir davranış beklenebilir
·
Hayvan hareketleri tabiat olayları fil kavramına dahil
değildir
·
Bir insan hareketi ile dış dünyada hiçbir şey
değişmiyor etkilenmiyor ve eskisi gibi kalıyorsa suçun varlığından söz edilemez
·
Günümüz ceza hukuku fiil ceza
hukukudur
·
Fiil 2 şekilde ortaya çıkabilir: bir şeyi yapmak ve bir şeyi yapmamak
·
İlk halde İcrai diğerinde ise ihmali
bir fiilden bahsedilir
·
İcrai suçlarda doğal bir olgu olarak fen bilimlerine göre tespit ve tayin
edilebilirken ihmali suçlarda normatiftir yani ihmali suçlarda fail emredici
hukuk kurallarını riayet etmemiş kendisinden bekleneni yapmamıştır
·
A)Fiilin ceza hukundaki fonksiyonu
·
Suçun diğer tüm unsurları fiil üzerine inşa edilmektedir
·
Fiil ceza hukuku bakımından
önemli bütün hareketleri kapsamalı ve bunların birbirinden farkını ortaya
koyabilmek imkânını vermelidir Dolayısıyla fiilin gruplandırıcı
bir fonksiyonu vardır
·
İkinci olarak fiil tipikliğin
maddi ve manevi unsurları ile hukuka aykırılığı bünyesinde taşıyan bir içeriğe
sahip olmalı,ceza hukukunda tarif edici bir
fonksiyon gerçekleştirmelidir.
·
Fiil kavramı , ceza hukukunu ilgilendirmeyen veya ceza hukuku yönünden önem
taşımayan hallerin neler olduğunu tespite yarayan bir işlev görür buna da fiilin sınırlayıcı fonksiyonu denir.
·
Ceza hukukunda bir yandan hareketsiz suç olmayacağı, diğer yandan sadece
insan davranışlarının fiil olabileceği kabul edildiğinde , bunun sınırlarının
da çizilmesi gerekmektedir.Bu yönüyle ceza hukukunun güvence fonksiyonuna da hizmet etmektedir.
·
B)Fiilin Sınırlayıcı Fonksiyonu
·
a)Fiil yeteneği -Kusur yeteneği Ayrımı
·
İster icra , ister ihmal şeklinde olsun , sadece irade tarafından
yönlendirilen davranışlar fiildir.
·
İrade tarafından yönetilmeyen insan doğası tarafından kontrol edilmeyen bir
davranış ceza sorumluluğu için yeterli değildir
·
Burada aranan iradenin kusur yeteneğini unsuru olan irade yeteneği
ile bir ilgisi bulunmamaktadır Bu açıdan kusur
yeteneğine sahip olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişiler ceza hukuku
anlamında fiil yeteneğine sahiptir
·
Bu kişinin
reşit olup olmaması çocuk veya akıl hastası olması önem arz etmez
·
Hareket kabiliyeti ile kusur ehliyeti farklıdır bu gibi kişilerin kusur
yeteneğinin olup olmadığı ve bu durumların cezai sorumluluğu etkisi kusurluluk
bahsinde değerlendirilir
·
b) Tüzel kişilerin durumu
·
Tüzel
kişilerin fiil yeteneği mevcut değildir
·
Özel hukukta
olduğu gibi ceza hukukunda da organları vasıtasıyla hareket ederler
·
TCK m20 tüzel kişilerin cezai
sorumluluğunu bulunmadığını ifade etmiştir fakat özellikle ekonomik suçlarda
tüzel kişi yararına kazanç elde edildiğinden bunlar hakkında yaptırım
uygulanması mümkündür
·
bu yaptırımlar m60
uyarınca müsadere ve izin iptali güvenlik tedbirleri ile Kabahatler
Kanunu’ndaki idari ceza ve tedbirlerdir.
·
Tüzel kişilerin organları ve şahıs topluluklarının
temsilcileri gerçek kişiler olarak hareket ve kusur ehliyetine sahiptirler.
onların cezai sorumluluğu tüzel kişiler ve şahıs toplulukların lehine
hareketlerinde problem çıkarmaz
·
Örneğin X şirketi lehine
yönetim kurulu üyesi Y’nin TCK m 158’e göre cezai sorumluluğuna gidilir.
·
c)Mutlak Kuvvetin etkisi altındaki Davranışlar
·
İnsan idaredisini tamamen etkisiz kılan, karşı konulamaz, tabi yada tabi
olmayan mutlak bir kuvvetin tesiri ile gerçekleştirilen icrai veya ihmali
davranışların , fiil olarak kabulleri mümkün değildir.
·
Mutlak kuvvete maruz kalan kimsenin iradesi tamamen
devre dışı kaldığından yapılan davranış fiil kalitesini taşımaz.
·
Örneğin A B’yi iter B C’nin üstüne C de D’nin üstüne düşer ve D
uçurumdan düşer. Burada sadece A hareket
etmektedir.B’nin ya da C nin davranışı iradi olmadığından,kasten öldürme veya
mala zarar verme suçları açısından fiil niteliği taşımazlar.
·
Bu davranışlar karşı konulamaz mekanik kuvvetin veya cebrin etkisi altında
gerçekleşmiştir.Bu gücün kaynağının insan,
hayvan veya tabii bir kuvvet yada olay olması arasında da fark yoktur.
·
Örneğin A B’nin elini C’nin suratına vurursa B değil A yaralama fiili
gerçekleştirmiş olur.
·
Mutlak cebrin altındaki davranışlara ‘zorlanan
kişinin pasif hareketleri’ ismi de verilir.Bu durum ihmali davranışlar
için de geçerlidir.Mutlak güç kişiye ihmal de yaptırabilir.
·
D)Mücbir Sebep
·
Mücbir sebep halinde de mutlak kuvvetin etkisi altındaki insanın iradesinden bahsedilemez.
·
Mücbir sebep bir kimsenin iradesine aykırı bir hareketi yapması veya
yapmamasının tabiat olayından ileri gelmesidir.
·
Mücbir sebep kişinin belli bir biçimde hareket etmek yada etmemek imkanını
tamamen ortadan kaldıracak kadar şiddetli olan maddi güçtür.
·
Kişinin başka türlü hareket etme imkanı yoktur.
·
TCK’da mücbir sebepten bahsedilmemiştir.
·
Mücbir sebepten kaynaklanan davranışlar ceza hukukunda
fiil niteliği taşımaz.
·
Örneğin fırtına sebebiyle gemi kaptanın idaresinden çıkarak kayaya çarpması
ve bazı yolcuların ölmesi yada deprem sebebiyle camdan düşen birinin yoldan
geçmekte olan birini öldürmesi
·
·
E)Zorlayıcı Kuvvetin Etkisi Altındaki Davranışlar
·
Kişinin karar verme veya kontrol mekanizmasına yönelik
bir cebir veya tehdit söz konusuysa zorlanmış da olsa bir irade vardır ve
davranış fiil vasfına haizdir.
·
Örneğin, A’nın tehdit ettiği B, sahte bir senet düzenlediğinde , suçun
unsurlarının değerlendirilebileceği bir fiil vardır.Ancak B bu davranışsa iradi
olaraka karar verirken özgür olmadığından zorlanmış olduğundan, kusurluluğunun
yokluğu sebebiyle cezalandırılmaması mümkündür.
·
Bu durum zaruret halinde gerçekleştirilen
davranışlar açısından da geçerlidir.
·
Bu gibi hallerde dıştan gelen bir tehlike sebebiyle irade zorlanmış olmakla
birlikte, fiil vasfını haizdir.
·
F)Refleks Hareketler
·
Refleks hareketler fiil niteliği taşımaz.
·
Refleks dıştan gelen bir uyarı sonucu doğan irade dışı sinir
etkinliğidir.Burada henüz bu etki beyne iletilmeksizin,vücut ona reaksiyon
vermektedir.Bu ihtimalde irade tamamen
devredışıdır.
·
Örneğin diz kapağına vurulan hastanın bacağının doktoru yaralaması.Burada
yaralama suçu bakımından fiil unsuru eksik kaldığından suç gerçekleşmemiş
olur.Ama kişi bilerek yaraldıysa sorumluluğu vardır.
·
G)Affekt Hareketler ile Yarı Otomatik Davranışlar
·
Kişilerin planlamadan , şiddetli ani bir heycanla veya
anlık tepkilerle yaptıkları davranışlar olan ‘affekt hareketler’ fiil vasfına
haizdir.Çünkü bunlar refleks değildir.
·
Bu gibi durumlarda irade çok büyük hızla oluşmakta ve davranışı
yönlendirmektedir.İrade çok hızlı geliştiği için bazen kişiyi bu davranışı
gerçekleştirmekten alıkoyacak direnme imkanı zayıflamış yada ortadan kalkmış
olabilir.
·
Affekt hareketler fiil vasfına haizdir ancak bunların
idare kabiliyeti üzerindeki etkisi dolayısıyla , failin kusurluluğu ve cezai
sorumluluğu bulunmayabilir.
·
Reflekste irade yoktur ama yarı otomatik davranışlar iradidir ve ceza
hukuku bakımından fiil olarak değerlendirirler.
·
Örneğin sürücünün gözünü arı sokar içgüdüsel arıyı kovalarken kaza
yapar.Burada fiilin varlığından bahsedemeyiz.Çünkü refleks söz konusudur.
·
Buna karşılık aracın içine arı girse şöfor onu kovalamaya çalışırken
direksiyon hakimiyetini kaybederek kaza yaptıysa bu davranış fiil vasfına
haizdir.Burada kovalama hareketi bilinçli yapılmaktadır.
·
H)Şuurun Tamamen Kaybolduğu Sırada Gerçekleştirilen
Davranışlar
·
Kişinin şuurunun tamamen kaybolduğu sırada
gerçekleştirilen davranışlar fiil kalitesi taşımaz.
·
Derin uyku, epilepsi, sara nöbetleri,çok yüksek
ateşten kaynaklanan baygınlık veya hipnotik telkin altında gerçekleştirilen
davranışlar bu kapsamdadır
·
İçsel veya dışsal veya psikolojik veya fizyolojik bu etkiler bireyin sadece
şuurunu bulandırıyor yada bozuyorsa, fiilin varlığını kabul etmek gerekir.
·
Örneğin annenin uykuda çocuğunun üstüne yatıp boğularak ölmesine sebep
olması uyku sırasında olduğu için fiil sayılmaz fakat uyumadan önce tedbir
almamışsa bu ihmali davranıştır.Kasten yaralamadan sorumlu olur.
·
İrade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde
sebebiyle şuurunu tamamen kaybetmiş bir kimsenin davranışı da fiil olarak
nitelendirilemez.Ama tamamen iradesini kaybetmemiş iradesi önemli ölçüde
azalmışsa kişinin davranışı fiil niteliğine haizdir.Ancak kusur yeteneğinin
yokluğu sebebiyle cezai sorumluluğu gündeme gelmez.
·
İradi alınan alkol yada uyuşturucu madde etkisiyle suç işleyen
kişinin davranışları sebebinde serbest hareketler kuramı uyarınca kusur
yeteneğine etki etmez
·
I)Hayvanlardan Kaynaklanan Davranışrlar
·
Hayvanlardan kaynaklanan davranışlar fiil olarak
nitelendirilemez.
·
Bununla birlikte hayvanın verdiği zarardan bir kimsenin sorumlu
tutulabilmesi mümkündür.Ancak bunun için o kişinin hayvana nezaret etme
yükümlülüğünün olması gerekir.
·
Kişi nezaret etme yükümlülüğüne uygun hareket etmediği
için sorumlu tutulur.
·
Örneğin bir suçun işlenmesinde hayvanlar araç olarak kullanılmış olabilir.
Bir kişiyi gösterip köpeğe saldır komutu vermek
·
FİİL TEORİLERİ
·
Fiil teorilerinin amacı tüm suç tipleri için geçerli bir hareket kavramına
ulaşmaktır.
·
A)Ontolojik Teoriler
·
Ontolojik teoriler , fiil kavramını , dış dünyaya yansıyan bir insan
davranışı olarak doğal ve toplumsal sonuçları,etkileri açısından ele alıp
incelemektedir.
·
Olması gerekenle değil ‘olanla’ ilgilenmişlerdir.Burada maksat hukuksal
değerlendirmeden önce genel ve geçerli bir hareket kavramını ortaya koymaktır..
·
Ancak suç tiplerinden ve normlardan arınmış bir hareket kavramı , bütün suç
tipleri için geçerli bir nitelik taşıyabilir.
·
Davranışın norma aykırı olup olmadığı sonraki bir aşama olup , tipiklik ve
hukuka aykırılıkla bağlantılıdır.
·
Ontolojik teoriler 3 başlıkta toplanır.
·
1)Doğal (illi) Hareket Teorisi
·
Klasik okulun öğretilerinden etkilenmişlerdir.
·
Doğal hareket teorisi taraftarlarından von Liszt’e göre hareket ‘dış
dünyada gerçekleşen iradi bir davranıştır.Daha doğrusu iradi bir davranışla dış
dünyada bir değişikliğe sebep olma veya bu değişikliği önlememedir’
·
Bedenin hareketi hem icrai hem de ihmali hareketi ifade eder.
·
Teoriye göre fiil , beden davranışı ve neticeden oluşur.Hareket ve neticeyi
birbirine bağlayan nedensellik bağıdır.
·
Hareket , netice ve nedensellik bağı fiilin
unsurlarıdır.
·
Teorinin bir diğer adının ‘nedensel hareket teorisi’ olmasının nedeni ,
iradi insan hareketiyle dış dünyada meydana gelen değişiklik arasında
nedensellik ilişkisinin bulunmasıdır
·
Liszt suçu şöyle tanımlar ‘suç kanuni tipe uygun , hukuka aykırı ve kusurlu
bir harekettir’
·
Daha sonra incelenecek olan amaççı hareket
teorisinin fiil kavramı, illiyet ve amaç olmak üzere 2 ontolojik kategorinin
birleşmesi olarak görmesine rağmen doğal hareket teorisinde fiil , illiyet ve
iradilik olarak 2 ontolojik kategoriye dayanır
·
Kısaca, iradi insan davranışı olarak tanımlanan hareket, aşağıdaki
özellikleri taşımalıdır:
·
1-Hareket sadece insan davranışıdır.Bu bakımdan doğa
olayları ile hayvanların davranışları hareket kavramının dışında
kalmaktadır.Ancak hayvanların insanlar tarafından bir araç olarak
kullanılmaları halinde , ceza hukuku bakımından önemli olan hareket hayvanın
davranışı olmayıp , hayvanı araç olarak kullanan insanın hareketidir.
·
2-Hareket, insanın iradi davranışıdır.İradi
olmayan,bilinçsizce yapılan hareketler ceza hukuku bakımından hareket
sayılmaz.Karşı konulamayan cebir veya tehdit ile yapılan hareketler veya
refleks hareketleri de bilinçsiz bir durumda irade mekanizması durduğundan
insanın iradi davranışı sayılmazlar.İradi olarak kendini bilinçsiz duruma
düşürenlerin hareketi ceza hukuku kapsamındadır.
·
3-İnsanın dış dünyaya yansıyan iradi vücut davranışı
olan hareketi icrai veya ihmali olaral ikiye ayırmak mümkündür.Kişilerin
zihinlerindeki düşünceler icrai veya ihmali bir fiil olarak dış dünyaya
yansımadıkça hareket değildir.
·
Doğal hareket teorisi taraftarları, suçun manevi unsurlarının tamamını
kusurun bir parçası olarak değerlendirir.Bunun zorunlu sonucu, manevi unsura
dahil olan kastın kusurluluğa dahil olmasıdır.
·
Ellerine sağlık 😊
YanıtlaSilA new casino can be found in Las Vegas - KTVU
YanıtlaSilThe Las 원주 출장마사지 Vegas Casino Authority says the new $1 billion gaming venue will have the 군포 출장샵 closest 김천 출장안마 proximity 제천 출장마사지 to 충청북도 출장마사지 the famous and legendary Sahara Desert.