27 Şubat 2019 Çarşamba

CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER NOT1

  • SUÇUN UNSURLARI
  • I)TİPİKLİK
  • Yeni TCK da tipiklik yerine suçun kanuni tanımı ifadesine rastlanmaktadır Fransız doktrininde suçun kanuni unsuru teriminden anlaşılan suçun kanunda tanımlanmış ve karşılığında bir cezasının gösterilmiş olmasıdır
  •  Garraud’a göre  ‘bir icrai hareket veya ihmali hareketin suç teşkil edebilmesi Ceza Kanunu  tarafından  yasaklanmış veya emredilmiş olmasına bağlıdır gerçekten hangi İcrai ve ihmali hareketlerin kamu düzenini ihlal ettiklerini ilan etme toplumun bir organı sıfatıyla kanun koyucu ya aittir’
  •  Fransız müelliflerin Kanuni unsurla ilgili söyledikleri eski Türk doktrinini de etkilemiştir
  • Fiilin tipe uygunluğu davranışın kanuni tipteki suç tanımı ile tamamen örtüşmesidir işlenen fiilin kanundaki soyut tanıma tıpa tıp uyuması tipikliği oluşturur   
  • örnek: hırsızlık suçu bakımından işlenen fiilin tipik sayılabilmesi malın başkasına ait ve taşınabilir olmasına zilyetten rızası dışında alınmasına ve yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alınmış olmasına bağlıdır Bu bakımdan bir kimsenin taşınabilir malını yarar sağlamak maksadıyla almayan hırsızlık suçunu değil  mala zarar verme suçunu işlemiş olabilir aynı şekilde başkasına ait malı rızasıyla  alınması halinde  de  fiil tipik olmadığından hırsızlık suçu oluşmaz
  • 2)TİPİKLİK VE HUKUKA AYKIRILIK
  • Suçun oluşması için aranan şartlardan biri olan hukuk'a aykırılık tipikliğin bir unsuru olmayıp suçun genel bir unsurudur
  •  Hukuka aykırılık kanuni tanıma uygun fiilin  tüm hukuk düzenine aykırılığılığıdır
  • Suçun oluşması  hukuka aykırılığın  gerçekleşmesine bağlıdır
  • Tipikliğin maddi ve manevi unsurlarının gerçekleşmesi yani failin fiilinin tipe uygunluğu fiilin hukuka aykırılığına karine teşkil etmektedir
  • Somut olayda hukuka uygunluğunun bulunması hukuka aykırılık unsurunun ortadan kalkması ve dolayısıyla fiilin suç teşkil etmemesi sonucunu doğurur
  •  Örneğin A B yi meşru müdafaa şartları çerçevesinde  öldürdüğünde  fiil kasten öldürme suçu açısından tipik olmakla birlikte hukuka aykırı olmadığından suç teşkil etmeyecektir
  • 3)TİPİKLİK VE İŞLENEMEZ SUÇ
  • İşlenemez suçta, failin işlemeyi düşündüğü suç kanunda düzenlenmektedir.Ancak bazı nedenlerle failin kanuni tarife uygun bu fiili işlemesi imkansızdır.Bu imkansızlık suçun konusunun bulunmaması ya da araçların elverişsizliğinden kaynaklanır.
  • Örneğin: Ölmüş bir kimseye öldürmek maksadıyla ateş edilmesi yahut kibrit çöpü ile muhkem bir kasanın açılmaya çalışılması.
  • İşlenemez suçun söz konusu olduğu hallerde ya eylemin elverişsizliği ya da konunun yokluğu sebebiyle tipikliğin gerçekleşmesi mümkün değildir.
  • Alman Hukukunda elverişsiz suça yer verilmiştir.Elverişsiz teşebbüs halinde mahkeme hiç ceza vermeyeceği gibi cezayı indirebilir.
  • İsviçre Ceza Kanunda ise suçun maddi konusunun ve kullanılan vasıtanın niteliği dolayısıyla bir suçun tamamlanmasının imkansız olduğunu bilgi eksikliği nedeniyle anlayamayan failin cezalandırılmayacağı öngörülmüştür.
  • Elverişssiz teşebbüste failin gerçekleştirdiği eylem hukuki veya fiili nedenlerden dolayı failin isteği dışında maddi unsurları karşılayamamaktadır.
  • Süjenin, fiilin vasıtalarının veya konunun elverişsiz olması ve failin de bunu anlayamaması halleri buna örnek gösterilebilir
  • Örnek: Kamu görevlisi olmayan kişiye kamu görevlisi sanarak rüşvet verme (Süjede elverişsizlik)
  • Örnek: Zaten ölmüş bir kimseyi öldürme teşebbüsü (Konuda elverişsizlik)
  • Örnek: Hamile bir kadının basit bir ağrı kesici ile çocuk düşürmeye çalışması (vasıtada elverişsizlik)
  • Elverişsiz teşebbüsün cezalandırılması günümüzde Alman hukukundaki hakim görüş tarafından kabul edilmektedir.Bununla birlikte tamamen realite dışı batıl inançların (birinin ölmesi için dua etmek sihir yapmak) sonucuna bağlanan eylemler kapsam dışı kalmaktadır.
  • Elverişsiz teşebbüsle sözde suç birbirinden farklıdır
  • Elverişsiz teşebbüste: Fail aslen var olmayan bir unsurun varlığından yola çıkmaktadır ve bu unsur tipikliğe aittir.Fail kendince öyle bir durum hayal ederki aslen var olsa gerçekten tipiklik karşılanacaktır
  • Sözde suçta : Fail burada aslında bilinçli olarak doğru bir eylem içerisindedir ancak bu eylemin bir ceza hukuku normunu karşıladığını düşünmektedir oysa bu norm sadece onun hayalinde vardır veya fail yanlış bir yorumlama sonucu öyle bir normun varlığından yola çıkmaktadır.
  • Burada değişik ihtimaller ortaya çıkabilir:
  • İlk olarak kişi davranışın suç olduğunu düşünür ancak yasada bu fiil suç olarak düzenlenmemiştir.Örn: Evli bir kimsenin eşinden başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi ve bunun zina suçunu oluşturduğunu düşünmesi

  • İkinci olarak: Kişi duruma ilişkin her detayı doğru anlamıştır ama bir normu yanlış yorumladığı veya anladığı için kendi aleyhine bir hükmün varlığını kabul eder.Örneğin Sahilde yürüyen ve yüzme bilmeyen B boğulmakta olan birisini görür ve denize atlayıp kurtarmaya çalışmadığı için kendisini TCK m83 kapsamında suçlu zanneder.

  • Üçüncü olarak: Şahsına ilişkin suçu bertaraf eden suç politikası kaidelerinin varlığını bilmeyen kişi eylemin suç olduğunu düşünür.Örneğin göçmen kaçakçılığı suçunda kaçakçıya maddi menfaat sağlayarak bir ülkeye yasa dışı giriş yapan göçmenin kendisinin göçmen kaçakçılığından cezalandırılacağını düşünmesi veya tefeciden faizle para alan kişinin (m241) bu eylemden cezalandırılacağını düşünmesi.

  • 4)DAR VE GENİŞ ANLAMDA TİPİKLİK
  • Geniş anlamda tipiklik kavramıyla cezalandırılabilirliğin bütün şartları kastedilmektedir.Bu anlamda tipiklik,bir cezanın verilebilmesi için gerekli unsurların vazgeçilmez şartların hepsini kapsar.
  • Geniş anlamda tipiklik sadece tipte yer alan hareket ve netice gibi objektif unsurları değil aynı zamanda hukuka aykırılığı, subjektif unsurları,kusurluluğu, objektif cezalandırabilme koşullarını ve şahsi cezasızlık sebeplerini de kapsar.
  • Cezanın uygulanabilmesi için varlığı gerekli kanunen belirlenmiş bütün bu şartlar failin aleyhine olarak örf ve adet hukuku veya kıyas yoluyla oluşturulamayacağı veya genişletilemeyeceği için geniş anlamda tipiklik ceza kanunun güvence fonksiyonu bakımından önemlidir
  • Dar anlamda tipiklikten genel olarak ceza kanunlarının özel kısmında bulunan ve ceza tehdidi altına alınmış suç tipi anlaşılır.
  • Dar anlamda tipiklik her suçun haksızlık içeriğini tasvir eden ve böylece haksızlık tipini oluşturan unsurlardır.
  • Maddi ve manevi unsurlardan oluşur.
  • Bu anlamda tipikliğin çeşitli fonksiyonları vardır:
  • Hukuk düzeninde her haksızlık cezalandırılabilen bir haksızlık oluşturmaz.Örneğin medeni hukuka göre sözleşmenin ihlali haksızlık oluştururken cezalandırılmaz.
  • Buna karşılık ancak toplum bakımından zarar teşkil eden ve etkili bir yaptırım altına alınamayan medeni hukuk kapsamındaki fiiler hakkında ceza müeyyidesi öngörülür.Örneğin, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali(m233) Buna tipikliğin ayıklama fonksiyonu denir.
  • Kısaca tipiklik tipe uygun davranış şekillerini ceza hukuku bakımından önemli olmayanlardan ayırma görevini yerine getirmektir
  • Kanuni tipte haksızlığın tanımlanması suretiyle somutlaştırılan emir veya yasaklara göre kişiler davranışlarını yönlendirir.Buna tipikliğin uyarı fonksiyonu denir.
  • Tipikliğin diğer bir fonksiyonu da tipe uygun bir davranış kural olarak hukuka aykırı olduğundan hukuka aykırılığın karinesini oluşturmaktadır.
  • II)TİPİKLİKTEKİ UNSURLARIN SINIFLANDIRILMASI
  • 1)Yazılı olan ve Yazılı olmayan tipiklik unsurları
  • Kanunda açık bir şekilde ifade edilen tipikliğin unsurlarına yazılı tipiklik unsurları denir.Örneğin TCK m 141 Hırsızlık suçunun maddi (mal, başkasına aidiyet, taşınabilir olma, alma) ve manevi (yarar sağlamak maksadı) unsurları yazılı tipiklik unsurlarıdır.
  • Yazılı olmayan tipiklik unsurlarından anlaşılan kanuni düzenlemede ifade edilmese de, kanuni düzenlemeyi sınırlandırı nitelikteki unsurlardır.Örneğin TCK m 157 deki dolandırıcılık suçunda yazılmasa dahi dolandırıcılığın oluşması, zorunlu olarak mal üzerinde tasarruf yetkisi denen mağdurun kendi kendine zarar veren davranışının bulunmasına bağlıdır.Malvarlığı üzerinde tasarruf edebilme düzenlenmemiş yazılmamış bir suç unsuru olarak 157. maddedeki düzenlemeye dahil biçimde yorumlanmalıdır.
  • Yazılı olmayan tipiklik unsurlarına diğer örnek ise neticeli suçlardır.Hareketten başka dış dünyada neticenin ortaya çıkmasının arandığı tüm neticeli suçlarda hareket ile netice arasındaki ‘nedensellik bağı’  da kanunda düzenlenmemiştir.Tipikliğin yazılı bir unsuru olmayan nedensellik bağının somut olayda mevcut olup olmadığı, yorumu gerektirir.

  • 2)Deskriptif ve Normatif Tipiklik Unsurları
  • Deskriptif tipiklik unsurları günlük konuşma veya hukuk dilinden alınmış olan, günlük ve hukuk dilinde aynı anlama gelen , özel bir hukuki değerlendirmeyi gerektirmeyen ve gerçek dünyanın somut konularını betimleyen kavramlardır.Yani 5 duyu organımızla algıladığımız , tipteki yasak veya emre ait olan somut maddi şeylerdir.
  • Örneğin çocuk düşürtme ve kısırlaştırma suçlarında ‘kadın’ kasten öldürme suçunda ‘insan’ gibi kavramlar tipikliğin deskriptif unsurlarını oluştururlar.
  • Normatif suç unsurları ise anca bir normun varlığıyla tasavvur edilebilen ve hakim tarafından hukuki bir değerlendirmeye tabi tutulan unsurlardır.Yani bu unsurlar özel bir hukuki değerlendirmeyi gerektiren ve sadece objektif bir olgu olarak tanımlanmayan unsurlardır.
  • Örneğin ‘kamu görevlisi’ ‘resmi belge’ ‘kanuni temsilci’ gibi kavramlar normatif unsuru oluşturur.
  • Deskriptif ve normatif unsurlar her zaman birbirinden kolayca ayrışamaz örneğin, Ceninin doğumun hangi anından itibaren kasten öldürme suçunun konusunu teşkil eden ‘insan’ sayılacağı veya bir insanın ne zaman ‘ölmüş’ adledileceği sorunları hukuki bir değerlendirmeyi icap ettirmektedir.
  • Failin her kavramın hukuki tanımını bilmesi şart değildir.Normla kanun koyucunun koruduğu hukuki değer hakkında bir düşünceye sahip olması yeterlidir.
  • Böyle bir ayrımın önemi failin unsurlardan birinin varlığı hakkında hataya düşmesi halinde kendini gösterir.Üzerine düşünülecek husus failin kastının sadece fiilen mevcut olan olgulara mı yoksa aynı zamanda hukuki değerlendirmelere mi , yönelik olacaktır
  • 3)Fiile ve faile ilişkin Tipiklik unsurları(Nitelikli unsurlar)
  • Suçun kanuni tanımında yer alan ve fiilin işleniş şeklini gösteren unsurlara fiile ilişkin tipiklik unsurları denir.Örneğin kasten adam öldürmenin nitelikli hali olan ‘eziyet çektirerek’ işlenmesi
  • Faile ilişkin tipiklik unsurları ise 2 ye ayrılır.
A)Birinci grubu failin suçun işlenmesine yönelik amacının yer aldığı suç tipi (örneğin bir suçu gizlemek maksadıyla adam öldürme) teşkil eder.Bu nevi unsurlar kural olarak suçun subjektif(manevi) unsurları başlığı altında incelenir.

B)İkinci grup tipiklik unsurunu ise failin özel bir niteliğe sahip olması (örn fail kamu görevlisi)oluşturur.Bu gruba giren faile ilişkin tipiklik unsurları suçun objektif (maddi) unsurları içinde incelenir
4)Tipikliğin Maddi ve Manevi unsurları
·         Tipikliğin maddi unsurlarından anlaşılan fiilin dış dünyadaki görünüş biçimidir
·         Maddi unsurlar duyularla kavranabilen durumlar ve olgulardır, dış dünyanın realiteleridir.Örn ‘mal’ ‘kimse’ gibi
·         Maddi unsurlar deskriptif veya normatif unsurlar olabileceği gibi fiil veya faile ilişkin unsurlardan da meydana gelebilir.
·         Maddi unsurlara ilişkin her hata kaçınılabilir olup olmadığına bakılmaksızın kastı ortadan kaldırır.
·         Failin kastı maddi unsurları kapsamadığı takdirde sadece taksirli ceza sorumluluğu söz konusu olabilir.
·         Suçun kanuni tanımında yer alan maddi unsurlar:
·          Fiil, netice, illiyet bağı,fail,mağdur, suçun konusu ve suçun nitelikli                                                    
  halleri
·         Nedensellik bağı, neticeli suçlarda işlenen fiille netice arasındaki bağlantıyı belirtirken aynı zamanda yazılı olmayan tipiklik unsurudur
·         Tipikliğin manevi unsurlarından ruhsal alanına ve onun tasavvur dünyasına dahil olan unsurlar anlaşılır
·         Suçun manevi unsurları failin iç dünyasına ilişkindir bu unsurlar bütün görünüş biçimleri ile kast ve fiilin haksızlığına ilişkin birer subjektif unsurlardır( taksir saik)
·         TCK nun 21. maddesine göre suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır bunun istisnası ise taksirli suçlardır
·         Bazı suç tiplerinin temel veya nitelikli hallerinde kast veya taksir dışında başka sübjektif unsurlara da yer verildiği görülmektedir Örneğin hırsızlık suçunda  yarar  sağlamak maksadı bir sürecektir unsurdur yani failin malın taşınabilir olduğunu başkasına ait olduğunu ve zilyedin rızası olmadığını bilmesi ve istemesi yeterli değildir bunların yanında yarar sağlamak maksadı ile hareket etmesi aranmaktadır
·         III)MADDİ UNSURLAR
·         1)FİİL
·         Bir suçun en önemli şartı fiilin varlığıdır
·         Dış dünyada meydana gelen bir etkinin fiil olup olmadığı çözülmeden yapısı ve haksızlığın tespiti hususunda bir sonuca ulaşmak mümkün değildir
·         Bir insan davranışı olmaksızın dış dünyada meydana gelen hadiseler suç teorisini ilgilendirmez çünkü toplumsal davranış kuralları ve özellikle ceza hukuku normları sadece insana yöneliktir sadece insandan mantığa uygun bir davranış beklenebilir
·         Hayvan hareketleri tabiat olayları fil kavramına dahil değildir
·         Bir insan hareketi ile dış dünyada hiçbir şey değişmiyor etkilenmiyor ve eskisi gibi kalıyorsa suçun varlığından söz edilemez
·          Günümüz ceza hukuku fiil ceza hukukudur
·          Fiil 2 şekilde ortaya çıkabilir: bir şeyi yapmak ve bir şeyi yapmamak
·          İlk halde İcrai diğerinde ise ihmali bir fiilden bahsedilir
·         İcrai suçlarda doğal bir olgu olarak fen bilimlerine göre tespit ve tayin edilebilirken ihmali suçlarda normatiftir yani ihmali suçlarda fail emredici hukuk kurallarını riayet etmemiş kendisinden bekleneni yapmamıştır
·         A)Fiilin ceza hukundaki fonksiyonu
·         Suçun diğer tüm unsurları fiil üzerine inşa edilmektedir
·          Fiil  ceza hukuku bakımından önemli bütün hareketleri kapsamalı ve bunların birbirinden farkını ortaya koyabilmek imkânını vermelidir Dolayısıyla fiilin gruplandırıcı bir fonksiyonu vardır
·          İkinci olarak fiil  tipikliğin maddi ve manevi unsurları ile hukuka aykırılığı bünyesinde taşıyan bir içeriğe sahip olmalı,ceza hukukunda tarif edici bir fonksiyon gerçekleştirmelidir.
·         Fiil kavramı , ceza hukukunu ilgilendirmeyen veya ceza hukuku yönünden önem taşımayan hallerin neler olduğunu tespite yarayan bir işlev görür buna da fiilin sınırlayıcı fonksiyonu denir.
·         Ceza hukukunda bir yandan hareketsiz suç olmayacağı, diğer yandan sadece insan davranışlarının fiil olabileceği kabul edildiğinde , bunun sınırlarının da çizilmesi gerekmektedir.Bu yönüyle ceza hukukunun güvence fonksiyonuna da hizmet etmektedir.
·         B)Fiilin Sınırlayıcı Fonksiyonu
·         a)Fiil yeteneği -Kusur yeteneği Ayrımı
·         İster icra , ister ihmal şeklinde olsun , sadece irade tarafından yönlendirilen davranışlar fiildir.
·         İrade tarafından yönetilmeyen insan doğası tarafından kontrol edilmeyen bir davranış ceza sorumluluğu için yeterli değildir
·         Burada  aranan iradenin kusur yeteneğini unsuru olan irade yeteneği ile bir ilgisi bulunmamaktadır Bu açıdan kusur yeteneğine sahip olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişiler ceza hukuku anlamında fiil yeteneğine sahiptir
·          Bu kişinin reşit olup olmaması çocuk veya akıl hastası olması önem arz etmez
·         Hareket kabiliyeti ile kusur ehliyeti farklıdır bu gibi kişilerin kusur yeteneğinin olup olmadığı ve bu durumların cezai sorumluluğu etkisi kusurluluk bahsinde değerlendirilir
·         b) Tüzel kişilerin durumu
·          Tüzel kişilerin fiil yeteneği mevcut değildir
·          Özel hukukta olduğu gibi ceza hukukunda da organları vasıtasıyla hareket ederler
·          TCK m20  tüzel kişilerin cezai sorumluluğunu bulunmadığını ifade etmiştir fakat özellikle ekonomik suçlarda tüzel kişi yararına kazanç elde edildiğinden bunlar hakkında yaptırım uygulanması mümkündür
·          bu yaptırımlar m60  uyarınca  müsadere ve  izin iptali güvenlik tedbirleri ile  Kabahatler Kanunu’ndaki  idari ceza ve tedbirlerdir.
·         Tüzel kişilerin organları ve şahıs topluluklarının temsilcileri gerçek kişiler olarak hareket ve kusur ehliyetine sahiptirler. onların cezai sorumluluğu tüzel kişiler ve şahıs toplulukların lehine hareketlerinde problem çıkarmaz
·          Örneğin X şirketi  lehine yönetim kurulu üyesi Y’nin TCK m 158’e göre cezai sorumluluğuna gidilir.
·         c)Mutlak Kuvvetin etkisi altındaki Davranışlar
·         İnsan idaredisini tamamen etkisiz kılan, karşı konulamaz, tabi yada tabi olmayan mutlak bir kuvvetin tesiri ile gerçekleştirilen icrai veya ihmali davranışların , fiil olarak kabulleri mümkün değildir.
·         Mutlak kuvvete maruz kalan kimsenin iradesi tamamen devre dışı kaldığından yapılan davranış fiil kalitesini taşımaz.
·         Örneğin A B’yi iter B C’nin üstüne C de D’nin üstüne düşer ve  D uçurumdan düşer. Burada sadece  A hareket etmektedir.B’nin ya da C nin davranışı iradi olmadığından,kasten öldürme veya mala zarar verme suçları açısından fiil niteliği taşımazlar.
·         Bu davranışlar karşı konulamaz mekanik kuvvetin veya cebrin etkisi altında gerçekleşmiştir.Bu gücün kaynağının insan, hayvan veya tabii bir kuvvet yada olay olması arasında da fark yoktur.
·         Örneğin A B’nin elini C’nin suratına vurursa B değil A yaralama fiili gerçekleştirmiş olur.
·         Mutlak cebrin altındaki davranışlara ‘zorlanan kişinin pasif hareketleri’ ismi de verilir.Bu durum ihmali davranışlar için de geçerlidir.Mutlak güç kişiye ihmal de yaptırabilir.

·         D)Mücbir Sebep
·         Mücbir sebep halinde de mutlak kuvvetin etkisi altındaki insanın iradesinden bahsedilemez.
·         Mücbir sebep bir kimsenin iradesine aykırı bir hareketi yapması veya yapmamasının tabiat olayından ileri gelmesidir.
·         Mücbir sebep kişinin belli bir biçimde hareket etmek yada etmemek imkanını tamamen ortadan kaldıracak kadar şiddetli olan maddi güçtür.
·         Kişinin başka türlü hareket etme imkanı yoktur.
·         TCK’da mücbir sebepten bahsedilmemiştir.
·         Mücbir sebepten kaynaklanan davranışlar ceza hukukunda fiil niteliği taşımaz.
·         Örneğin fırtına sebebiyle gemi kaptanın idaresinden çıkarak kayaya çarpması ve bazı yolcuların ölmesi yada deprem sebebiyle camdan düşen birinin yoldan geçmekte olan birini öldürmesi
·          
·         E)Zorlayıcı Kuvvetin Etkisi Altındaki Davranışlar
·         Kişinin karar verme veya kontrol mekanizmasına yönelik bir cebir veya tehdit söz konusuysa zorlanmış da olsa bir irade vardır ve davranış fiil vasfına haizdir.
·         Örneğin, A’nın tehdit ettiği B, sahte bir senet düzenlediğinde , suçun unsurlarının değerlendirilebileceği bir fiil vardır.Ancak B bu davranışsa iradi olaraka karar verirken özgür olmadığından zorlanmış olduğundan, kusurluluğunun yokluğu sebebiyle cezalandırılmaması mümkündür.
·         Bu durum zaruret halinde gerçekleştirilen davranışlar açısından da geçerlidir.
·         Bu gibi hallerde dıştan gelen bir tehlike sebebiyle irade zorlanmış olmakla birlikte, fiil vasfını haizdir.

·         F)Refleks Hareketler
·         Refleks hareketler fiil niteliği taşımaz.
·         Refleks dıştan gelen bir uyarı sonucu doğan irade dışı sinir etkinliğidir.Burada henüz bu etki beyne iletilmeksizin,vücut ona reaksiyon vermektedir.Bu ihtimalde irade tamamen devredışıdır.
·         Örneğin diz kapağına vurulan hastanın bacağının doktoru yaralaması.Burada yaralama suçu bakımından fiil unsuru eksik kaldığından suç gerçekleşmemiş olur.Ama kişi bilerek yaraldıysa sorumluluğu vardır.

·         G)Affekt Hareketler ile Yarı Otomatik Davranışlar
·         Kişilerin planlamadan , şiddetli ani bir heycanla veya anlık tepkilerle yaptıkları davranışlar olan ‘affekt hareketler’ fiil vasfına haizdir.Çünkü bunlar refleks değildir.
·         Bu gibi durumlarda irade çok büyük hızla oluşmakta ve davranışı yönlendirmektedir.İrade çok hızlı geliştiği için bazen kişiyi bu davranışı gerçekleştirmekten alıkoyacak direnme imkanı zayıflamış yada ortadan kalkmış olabilir.
·         Affekt hareketler fiil vasfına haizdir ancak bunların idare kabiliyeti üzerindeki etkisi dolayısıyla , failin kusurluluğu ve cezai sorumluluğu bulunmayabilir.
·         Reflekste irade yoktur ama yarı otomatik davranışlar iradidir ve ceza hukuku bakımından fiil olarak değerlendirirler.
·         Örneğin sürücünün gözünü arı sokar içgüdüsel arıyı kovalarken kaza yapar.Burada fiilin varlığından bahsedemeyiz.Çünkü refleks söz konusudur.
·         Buna karşılık aracın içine arı girse şöfor onu kovalamaya çalışırken direksiyon hakimiyetini kaybederek kaza yaptıysa bu davranış fiil vasfına haizdir.Burada kovalama hareketi bilinçli yapılmaktadır.

·         H)Şuurun Tamamen Kaybolduğu Sırada Gerçekleştirilen Davranışlar
·         Kişinin şuurunun tamamen kaybolduğu sırada gerçekleştirilen davranışlar fiil kalitesi taşımaz.
·         Derin uyku, epilepsi, sara nöbetleri,çok yüksek ateşten kaynaklanan baygınlık veya hipnotik telkin altında gerçekleştirilen davranışlar bu kapsamdadır
·         İçsel veya dışsal veya psikolojik veya fizyolojik bu etkiler bireyin sadece şuurunu bulandırıyor yada bozuyorsa, fiilin varlığını kabul etmek gerekir.
·         Örneğin annenin uykuda çocuğunun üstüne yatıp boğularak ölmesine sebep olması uyku sırasında olduğu için fiil sayılmaz fakat uyumadan önce tedbir almamışsa bu ihmali davranıştır.Kasten yaralamadan sorumlu olur.
·         İrade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde sebebiyle şuurunu tamamen kaybetmiş bir kimsenin davranışı da fiil olarak nitelendirilemez.Ama tamamen iradesini kaybetmemiş iradesi önemli ölçüde azalmışsa kişinin davranışı fiil niteliğine haizdir.Ancak kusur yeteneğinin yokluğu sebebiyle cezai sorumluluğu gündeme gelmez.
·         İradi alınan alkol yada uyuşturucu  madde etkisiyle suç işleyen kişinin davranışları sebebinde serbest hareketler kuramı uyarınca kusur yeteneğine etki etmez

·         I)Hayvanlardan Kaynaklanan Davranışrlar
·         Hayvanlardan kaynaklanan davranışlar fiil olarak nitelendirilemez.
·         Bununla birlikte hayvanın verdiği zarardan bir kimsenin sorumlu tutulabilmesi mümkündür.Ancak bunun için o kişinin hayvana nezaret etme yükümlülüğünün olması gerekir.
·         Kişi nezaret etme yükümlülüğüne uygun hareket etmediği için sorumlu tutulur.
·         Örneğin bir suçun işlenmesinde hayvanlar araç olarak kullanılmış olabilir. Bir kişiyi gösterip köpeğe saldır komutu vermek

·         FİİL TEORİLERİ
·         Fiil teorilerinin amacı tüm suç tipleri için geçerli bir hareket kavramına ulaşmaktır.
·         A)Ontolojik Teoriler
·         Ontolojik teoriler , fiil kavramını , dış dünyaya yansıyan bir insan davranışı olarak doğal ve toplumsal sonuçları,etkileri açısından ele alıp incelemektedir.
·         Olması gerekenle değil ‘olanla’ ilgilenmişlerdir.Burada maksat hukuksal değerlendirmeden önce genel ve geçerli bir hareket kavramını ortaya koymaktır..
·         Ancak suç tiplerinden ve normlardan arınmış bir hareket kavramı , bütün suç tipleri için geçerli bir nitelik taşıyabilir.
·         Davranışın norma aykırı olup olmadığı sonraki bir aşama olup , tipiklik ve hukuka aykırılıkla bağlantılıdır.
·         Ontolojik teoriler 3 başlıkta toplanır.
·         1)Doğal (illi) Hareket Teorisi
·         Klasik okulun öğretilerinden etkilenmişlerdir.
·         Doğal hareket teorisi taraftarlarından von Liszt’e göre hareket ‘dış dünyada gerçekleşen iradi bir davranıştır.Daha doğrusu iradi bir davranışla dış dünyada bir değişikliğe sebep olma veya bu değişikliği önlememedir’
·         Bedenin hareketi hem icrai hem de ihmali hareketi ifade eder.
·         Teoriye göre fiil , beden davranışı ve neticeden oluşur.Hareket ve neticeyi birbirine bağlayan nedensellik bağıdır.
·         Hareket , netice ve nedensellik bağı fiilin unsurlarıdır.
·         Teorinin bir diğer adının ‘nedensel hareket teorisi’ olmasının nedeni , iradi insan hareketiyle dış dünyada meydana gelen değişiklik arasında nedensellik ilişkisinin bulunmasıdır
·         Liszt suçu şöyle tanımlar ‘suç kanuni tipe uygun , hukuka aykırı ve kusurlu bir harekettir’
·         Daha sonra incelenecek olan amaççı hareket teorisinin fiil kavramı, illiyet ve amaç olmak üzere 2 ontolojik kategorinin birleşmesi olarak görmesine rağmen doğal hareket teorisinde fiil , illiyet ve iradilik olarak 2 ontolojik kategoriye dayanır
·         Kısaca, iradi insan davranışı olarak tanımlanan hareket, aşağıdaki özellikleri taşımalıdır:
·         1-Hareket sadece insan davranışıdır.Bu bakımdan doğa olayları ile hayvanların davranışları hareket kavramının dışında kalmaktadır.Ancak hayvanların insanlar tarafından bir araç olarak kullanılmaları halinde , ceza hukuku bakımından önemli olan hareket hayvanın davranışı olmayıp , hayvanı araç olarak kullanan insanın hareketidir.
·         2-Hareket, insanın iradi davranışıdır.İradi olmayan,bilinçsizce yapılan hareketler ceza hukuku bakımından hareket sayılmaz.Karşı konulamayan cebir veya tehdit ile yapılan hareketler veya refleks hareketleri de bilinçsiz bir durumda irade mekanizması durduğundan insanın iradi davranışı sayılmazlar.İradi olarak kendini bilinçsiz duruma düşürenlerin hareketi ceza hukuku kapsamındadır.
·         3-İnsanın dış dünyaya yansıyan iradi vücut davranışı olan hareketi icrai veya ihmali olaral ikiye ayırmak mümkündür.Kişilerin zihinlerindeki düşünceler icrai veya ihmali bir fiil olarak dış dünyaya yansımadıkça hareket değildir.

·         Doğal hareket teorisi taraftarları, suçun manevi unsurlarının tamamını kusurun bir parçası olarak değerlendirir.Bunun zorunlu sonucu, manevi unsura dahil olan kastın kusurluluğa dahil olmasıdır.
·          




2 yorum:

  1. A new casino can be found in Las Vegas - KTVU
    The Las 원주 출장마사지 Vegas Casino Authority says the new $1 billion gaming venue will have the 군포 출장샵 closest 김천 출장안마 proximity 제천 출장마사지 to 충청북도 출장마사지 the famous and legendary Sahara Desert.

    YanıtlaSil